7 Haziran 2007 Perşembe

Yeniden Sahalardayım...



Altı uzun günlük Polonya seyahatinin ardından yeniden burada bu masada oturuyor olacağıma sevinme ihtimalim olduğunu düşünmezdim ama çok mutluyum... (Şu an önümde dosyaları açık olarak beni beklemekte olan bilmem kaç panoluk metro projesine rağmen!)


Merak edenler için neler yaptığımı kısaca özetleyeceğim.Buradan okuyun öğrenin lütfen yüz defa anlattırmayın bana :P

Öncelikle ilk 4 günün 1. günü yollarda kalan 3 günü de eğitimde geçti. Şimdi burda kırk saat eğitimde neler gördüğümüzü,öğrendiğimizi anlatmaya gerek yok.Sadece benim açımdan oldukça verimli olduğunu ve mesleki anlamda eksik olduğum şeyleri tamamlamak konusunda kendimi acaip gaza getirdiğimi bildirmek isterim. Tabi ki bu gaz nedense İstanbul il sınırları içine girince azaldı. Orada çok enerjiktim az uyumama rağmen(her yere yürüdük ondan sanırım ) ama nedense buraya gelince bir tembellik yerleşti.Önümüzdeki hafta sonundan itibaren kendimi ele alıyorum ve enerji yükseltiyorum.

Yemekleri genellikle et ağırlıklı etleri sosluyorlar mantarla falan..değişik tadları var ama tabi biz eti direk pişirip yemeye alışık bir toplum olduğumuzdan damak tadımıza pek uymadı.Sebze olarak göre göre patates ve mantarı gördük.Pardon bir de ıspanak ama bunları hep garnitür gibi ya da yemekten önceki başlangıç olarak aldık.Meyve olarak sadece elma yiyebildim o da bir kez.Yeşil salata ise hiç yoktu :( Beyaz lahana,tatlı havuç,kırmızı lahana (Benim gibi bir meyve sebze canavarı için et ağırlıklı yemeklerin ne demek olduğunu bir düşünsenize :S)

Ama hakkını yememek lazım Polonya birası çok güzeldi ve içimi de kolay.Eğer yolunuz Polonya'ya düşerse içmemezlik etmeyin derim ben...

Son gün (02.06.07) cumartesi günü KRAKOW şehrindeydik.Oldukça güzel bir şehir..Tarihi bir meydanı var en çok orayı sevdim. Roma'nın küçük bir kopyası gibi (Roma'ya hiç gitmedim sadece filmlerden gördüğüm kadarıyla fikir beyan ediyorum) Havası sürekli kapalıydı. Hatta Cumartesi günü öyle bir sağanak bastırdı ve o kadar uzun süre dinmek bilmedi ki Wavel Kalesi'nin Kraliyet Ailesine mensup üyelerinin konakladıkları dairelerin avlusunda uzunca bir süre mahsur kaldık. Süet spor ayakkabılarım suyu çekti ceketim sırılsıklam oldu beni de tahmin edersiniz artık...
Sonra yağmur biraz azaldı.Bu sayede o bahsettiğim meydana inip orada İstanbul'a getirmek için birkaç hediye alma fırsatım oldu.
Bir de bana güzel bir hatıra olarak yüklü bir cep telefonu faturası kaldı. Bazen aşkın bedeli böyle ağır oluyor işte Kobacanım. :D Neyse artık kontorluler kafilesine katıldım.İlgili dostlar yeni numaramı mail adreslerine gönderdiğim e-posta da bulabilirler.

Bunun dışında kocacığımı çooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkk özledim tahmin edersiniz ki.. O da benim yokluğumda hasta oluvermiş şimdi ona yoğun bakıyorum ve halinden inanılmaz memnun.Yalnız galiba dün akşam evi toplama çalışmalarıma yardım ettiği için biraz bozuldu :)

O bırak dağınık kalsıncılardan çünkü...

Son olarak evime yurduma geri döndüğüm için çok mutluyum ben :) Hele sevgilimden ayrı kaldığım o 6 gün bittiği için. Allah hep böyle mutlu olmayı nasip etsin inşallah ve Nazar değmesin sevdamıza....



Özel Not: Küçük biber fidelerimden bitanesi tomurcuk açmaya başlamış çok sevindim. Habire boya gidiyorlar hiç bir ürün vermiyolarlar düye üzülüyordum. Maydonozlar aldı başını gidiyor,küçük nanelerim de oldu ve minik domateslerim kızarıyo... Küçük bahçem yeşillendikçe benim de içim sevinçle doluyo :) :) :) Print this post

0 yorum: