21 Şubat 2008 Perşembe

Şarap ve Piyanodaki Dokunuşlar...

6 yıl önce serin bir Ekim akşamüstü...Kırmızı şarap,gece ve o....İkisinin bu kadar yakışacağını pek tahmin edemezdim...Zaten o zamana kadar ben kırmızı şarap da içemezdim...

Şarabın bile tadını değiştirir o benim için...Her karşılaştığımda içimi okşar...Zihnimi herşeyden arınıp havada süzülür...Müzik ruhumu ele geçirir....Dinginlik...
Aynı anda coşarım, ağlarım içime doğru,hüzünlenirim sevinirim,dalar giderim ve neşeyle gülümserim...Hepsini aynı anda yaşatır bana....

Onun parmağıyla dokunduğu her notada benim içim dolar taşar....

Büyürüm kocaman bir kadın olurum... Küçülürüm savunmasız bir kız çocuğuna dönüşüveririm.... Ruhumun dolambaçlı yollarında rüzgarlara kapılıp aylak aylak savrulan bir sonbahar yaprağı oluveririm...

Susarım..Kendi suskunluğumda aslında asla dışa vuramayacağımı düşündüğüm uzun cümleleri kurarım.. Roller biçerim kendime, kılıktan kılığa girerim ve değişirim...O gün üstüme hangisi çok yakışıyorsa onu giyerim bir süreliğine o oluveririm... Başkası olmak.... Acaba nasıl olurdu... Aslında bu değil de...Gerçekten ben olmak nasıl olurdu....

Yasaksız,kuralsız,sınırsız...İçimde biriktirdiğim onca şeyi dışa vursam..Sadece içimden geldiği gibi davranabilsem bir süreliğine...Kimliksiz...Serbestçe ortalarda dolanan, kendisine bir hayat karakteri biçilmemiş yakıştırılmamış hafif bir ruh gibi...


Bazen öyle dalardım ki sesler havada dolanırken... SAnki o hikayenin kahramanları gelir odanın içinde bir görünüp bir kaybolurdu...Her şarkısına bir hikaye yazardım..Mutlaka kendi hikayeleri olan bu ezgilere bir de kendiminkini eklerdim... Sonra o şarkıyı hep kendi hikayemle anımsardım.. Hepsinin bir özel yeri olurdu böylece benim içimde...


20 yaşındaydım hayatıma girdiğinde...Aniden,hiç beklemeden gelivermişti...Odamı yalnızlığımla paylaşırken bir anda üçüncü bir kişi oluvermişti aramızda o...Fahir ATAKOĞLU ve notaları....

Seviyorum böyle zamanları... Yıllardır vazgeçtiğim,unuttuğum yada bir köşeye atmış olduğum bir takım şeyler bir gün ansızın karşıma çıkıveriyor... İlkin bir heyecanlanıyorum; yıllardır görmediğim ve özlemini çektiğim eski bir dostla karşılaşmış gibi oluyorum önce...Ellerim titriyor heyecandan,içim kıpır kıpır oluyor.... Sonra içten bir merhaba diyorum sessizce...

Bugün de öyle oldu işte... Sayfaların arasında dolanırken birden çıkıverdi karşıma..

''Ah dedim eski dost, seni tozlu raflara bırakalı ne çok zaman olmuş...Gel bir tozunu alalım senin, sen de gün ışığına çık kaanlıklardan kurtulmuş ruhum gibi...

Hatta bu gece;yıllar sonra yeniden buluşmamızın şerefine seninle uzun bir sohbete başlayalım ama dilimiz LAL.... Elimde bir kadeh kırmızı şarap...'' Print this post

5 yorum:

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Canım, çok güzel bir yazı olmuş.Bende bayılırım Fahir ATAKOĞLU ve notalarına. Bilgisayarımda var.İstersen gönderirim canım benim. Öptüm çok

Unknown dedi ki...

ne yazı ama süperr..

Adsız dedi ki...

Kendisiyle tanışıklığım lise yıllarına gider.Odama çekildiğimde walkmanden son ses dinlerdim.Sonra nedense ayrıldık..İştahım kabardı cdsini almalı yarın..sevgiler..

etki alanı dedi ki...

Ardından bir sevgili çıkacak zannettim.:)
Bir sanat çıktı..
anlatımın ne kadar hoş,Böyle romantik duyguların kaleme döküldüğünü bilse,gurur duyardı herhalde..
TüTü

TuBiKKo dedi ki...

Çiçeğim; benim gidip bu cdleri alıp arşive koymam gerek,vardı ama kaybolup gitmişler taşınma arasında...Yine de sağol canım...

Elçinim; sağol canım...

Hüzünbaz; Ben de senin gibi hatırlamıyorum neden ayrıldığımızı ama sanırım biraz fazla hayal dünyasına daldım da ondan uzaklaştık...Şimdi yeniden buluşmak çok güzel oldu :)

Tütücüm; Ben Fahir Atakoğlu^nu dinlerken kendimi Saray koridorlarında hüzünlü şekilde dolaşan düşünceli bir prenses gibi hissederim nedense... Eski zamanda yaşıyormuşum gibi sanki..
O bahsettiğin sevgili evet çıktı karşıma ama ondan tam 5 sene sonra:)