14 Mart 2008 Cuma

Beklemek Sürgünü....

Denizin ortasında güvertede buz gibi sabah ayazında üzerinde yalnızca incecik geceliği olduğu halde gözlerini ufka dikmiş bakıyordu...Günün ağarmasını bekliyordu.
Artık ağlamaktan kirlenip kararmış yüzünde son bir gözyaşı damlası kurumuştu....Elleri buz tutmuştu.Hiçbirşey hissetmiyordu...Kalbindeki acı o kadar yoğundu ki vücudunun herhangi bir yerindeki fiziksel bir acının canını acıtması mümkün değildi artık...Beyni uyuşmuş gibiydi...Kafasının içinde bu yaşına kadar biriktirdiği herşey sanki bir anda silinmişti....

Ruhu bedenine yalnızca bir noktadan bağlı gibiydi...Sadece kalbi tutuyordu bedeninden kopup rüzgara karışıp gitmesini...Tıpkı ağacından kopup savrulmaya hazırlanan bir sonbahar yaprağı gibi... Kopmamasını sağlayan tek şey hayat özünü yüreğini kaybetmek istemeyişi gibiydi...

İçindeki yangını söndürmek istercesine çekti sabah rüzgarını derin derin....Bütün hücrelerine kadar en küçük en dipteki zerreciklerine kadar hissetti serinliği....

4 yıl olmuştu...Bir türlü geçmek bilmeyen koca 4 yıl...Ayrıldıklarında kadın henüz 22 yaşında tazecik bir gelindi...Yeni evlenmişlerdi...Sonra 1.Dünya Savaşı çıkmıştı ve kocası da o koca kafile ile birlikte gitmişti....

Yalvarmıştı...''Gitme ne olursun;kaçalım gidelim buralardan uzak bir ülkeye...Bizi orada kimse bulamaz...Yalnız bırakma beni ne olur..''diye... Ama genç adam bunu kabul etmemişti...Çok gururluydu....Ülkesi için birşeyler yapmak zorundaydı ve gitmeliydi...''Eğer gitmezsem ömür boyu bunun vicdan azabını çekemem'' dedi güzel gözlü karısına....''Korkma geri döneceğim...''

Sımsıkı sarılıp vedalaştıktan sonra karısını kez öpüp çıkmıştı evlerinin kapısından....Kadın açık sokak kapısının önünde sevdiği erkeğin ardından bakarken adam son kez arkasına dönmüş ve o delici bakışlarıyla öyle bir bakmıştı ki kadına;bu koskoca 4 yıl boyunca aklına çakılıp kalmıştı kadının o son duruşu....

Kocası gittikten sonra kadın hamile olduğu haberini almıştı....Onu beklerken bebekleri geldi dünyaya...Tatlı mı tatlı bir oğlan...Ona hep babasını anlatarak büyüttü oğlunu...Küçük delikanlı gurur duyuyordu babasıyla.....Anne oğul umutla evin babasının döneceği günü bekliyorlardı...

Bir gün savaşın bittiği haberi geldi....Bütün askerlerin evlerine geri dönecekleri duyurulmuştu...Şehirde bir sevinç rüzgarı dalgalanıyordu.... Sabırla bekliyorlardı adamın gelişini.... Aradan 10 gün geçmişti ki bir gün kapı çalındı...Küçük çocuk koşa koşa kapıya yöneldi.''Babam geldi;babam geldi.....'' Kadın yüzünde şaşkın bir tebessümle hemen kapıyı açtı....

Karşısında hiç tanımadığı bir adam dikiliyordu....

-Burası Ahmet Bey'in evi mi?'

- Evet buyrun ben eşiyim....

-Hanımefendi ben eşinizin cepheden arkadaşıyım....Size bir haber getirdim Ahmet'ten....

O an sanki bütün dünyası başına yıkılmıştı genç kadının.... Adam elindeki zarfı uzattı...Kocası son saldırıda ağır yaralanmış ve artık daha fazla yaşama gücünün kalmadığını anlayınca ona son bir mektup yazabilmiş ve bunu da ulaştırması için arkadaşına vermişti....

Gözyaşları içinde elindeki zarfı açtı kadın....

***********************************************

'' Sevgilim;

Şu anda bu mektubu okuyorsan bil ki ben sana verdiğim sözü tutamadım ve evimize geri dönemedim....Emin ol ki böyle olmasını asla istemezdim....Hayatımda en çok değer verdiğim iki varlığımı bir başlarına bırakıp gitmeye gönlüm hiç razı gelmese de artık yolun sonuna geldiğimi hissediyorum....

Sensiz geçen bu 4 yıl benim sürgünümdü....Bir gün biteceğini umduğum;sabrettiğim kavuşma umudu ile bekleyip durduğum bir sürgün...Her gece yattığımda senin uzun saçlarını güzel gülüşünü;yanaklarımı okşayan pamuk gibi bembeyaz yumuşacık ellerini düşündüm....Bunlarla avuttum kendimi....

Ama başaramadım.....Artık son gücümü de tükettiğimi hissediyorum....
Senden son bir isteğim var...Sen çok güçlü bir kadınsın....Yine öyle olmanı dayanmanı ve oğlumuzu büyütmeni istiyorum...TEk başına çok zorlanacaksın zaman zaman bunun farkındayım ama ne olur pes etme ve diren bu hayata....

Sizi herşeyden çok seviyorum....Zamanı geldiğinde görüşmek üzere...

Kocan....
*****************************************
Bu haberi aldıktan 3 gün sonra oğlunu da alıp hiç kimselere haber vermeden bir gemi yolculuğuna çıkmıştı....Biraz uzaklaşmak ve onsuz hayatı nasıl devam ettireceğine karar vermek zorundaydı....Ama o kadar güçsüzdü ki....
Güneş yavaş yavaş doğmaya başlamıştı....Gözü denizin dalgalarına takıldı...Şimdi kendimi şuradan bıraksam.....Dibe insem;insem.... Sonra bir vurgun yesem ve tatlı bir sarhoşluktan ölümün kollarına geçsem ve sana kavuşsam.....
Usulca kenar korkuluklarına yaklaştı güvertenin.....Ayağını şöyle bir uzattı ve arkasından duyduğu sesle toparlanması bir oldu....
''Annecim;napıyoşun oyda??''
Küçük oğlu gözlerini ovuştura ovuştura annesine bakıyordu şaşkın gözlerle...Neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu....Gidip hemen küçük yavrusuna sarıldı kokusunu derin derin içine çekti....
''Hiç bişey yapmıyorum kuzum..Uykum kaçtı biraz hava alıyorum''....
Oğluna baktı;onun gözlerine....Aynı babası gibiydi bu gözler...Tıpkı....Sonra ona yine usulca sarılıp mırıldandı içinden ;'' Sırf senin için oğlum bu hayat denen sürgüne katlanacağım;sırf senin büyüdüğünü ve baban gibi bir adam olduğunu görebilmek için...''
Sonra oğlunu kucağına aldı ve birlikte kamaralarına doğru ilerlediler... Bu esnada güneş çoktan doğmuş ve güzel yüzü ile yeni bir günü aydınlatmaya ve beraberinde yeni umutları da getirmeye başlamıştı bile...
Print this post

21 yorum:

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili Tubikko,
İç yaralıyıcı bir hikaye,
Vurgun ve sürgün ikiside yaralı sözcük zaten birde anılara, öykülere dökülünce acı veriyor.
Çok güzel, ellerine sağlık
Sevgiler,

Derin Sularda dedi ki...

Tubikko, gerçekten çok güzel ama çok dokunaklı bir öykü olmuş. insanı alıp götürüyor, hüzünlendiriyor. eline, yüreğine sağlık.. sevgiler.

Berrin dedi ki...

okurken hıkayenın ıcınde hıssedıyor ınsan..

cok guzel yazmıssın..

etki alanı dedi ki...

Nerede olursa olsun,kim olursa olsun,nasıl yaşanırsa yaşansın,böyle bir hikaye herkesi aynı şekilde etkiliyordur..
İçim acıdı ama,anneliğin her duygunun üstünde olduğunu kanıtlayan bir hikaye olmuş..
Muhteşemsin..
TüTü

Geveze Kalem dedi ki...

Aman neyse, kadın da ölseydi oturup ağlayacaktım valla.:))
Biraz eğlenceli şeyler yazın canım, ne kastınız var millete?:P
Hüngürdetmeyin yani.;-)
Sevgiler...

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Canım, çok etkiledi bu hikaye beni. Çok duygulandım.Çok güzel olmuş. Yüreğine sağlık. Çok öptüm.

zilsizzarife'nin yeri dedi ki...

Tubikkom ya,
çok üzüldüm yazdıklarını okuyunca.
Çok güzel olmuş eline yüreğine sağlık:)

Adsız dedi ki...

Bu kelimeleri verirken böyle eşsiz hüzünlü hikayeler çıkacağını biliyordum.Adıma yakışır kelime vermekten geri kalmamışım.Harikaydı..Emeğine sağlık arkadaşım..

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Offf.. bu da çok hüzünlü olmuş be kuşum. Yaşanması olası, gerçek ama çok acı bir hikaye.

TuBiKKo dedi ki...

Yaşamın kıyısında;bu iki sözcük için çok düşündüm ama aklıma hiç neşeli bişeyler gelmedi malesef...Dediğiniz gibi kendisi hüzünlü kelimelerin.

yıldız yağmurları;dediğin gibi biraz hüzünlü oldu ama elimden gelen bu oldu bu kelimede.

Berrin;teşekkür ederim.

Tütücüm;aslında başka türlü düşünürek yola çıktım yazmaya ama sonra bu yöne yöneldim..Biraz hüzünlü de olsa doğru yöne yöneldim galiba :)

Geveze kalemim;valla ben suçlu değilim hüzünbazın kabahati :)

Muhabbet çiçeğim teşekkür ettim canım benim.

zarifem;üzülme sen kıyamam....

Hüzünbaz;arkadaşım senden de böyle hüzünlü bir kelime beklenirdi zaten...Zorlanmadım desem yalan olur :)Beğenmene sevindim.

Ebru Oğuş dedi ki...

tubikko sabah sabah sürgündeki yürekleri okurken hun olacağım neredeyse:-) çk güzel yazmışsın, kalemine, yüreğine sağlık.
sevgiler,

TuBiKKo dedi ki...

fikrimin ince gülüsü;evet hep
hüzün aktı her yerimizden bu kelimde yahu :)

Ebrucum; teşekkür ederim arkadaşım...Valla ben de okurken heder oldum yahu;herkes hüzünlü şeyler yazmış....

Püstüklü Mama dedi ki...

Tubikko'cum, ne kadar güzel yazmışsın öyle. Okurken hissediyor insan. Kötü oldum yahu :(

Tabiat Ana dedi ki...

tubikko:)
ah o küçük şeyler....:)
Bu kadar buyuk bır acı değil elbette şimdiye kadar hissettiğim en büyük acı bile ama ne zaman gönlüm daralsa Doğacıma bakıyorum ve yaşama hevesim yeniden yükseliyor.Ne doğru bir yerden yakalamışsın bir anneyi.ellerine sağlık...

Unknown dedi ki...

tatlım yaa gene döktürmüşsün maşallah içim acıdı beeee :))
yaa özlettin kendini yaa msndede görüşemez olduk bari sayfasan cbox falan koysan :)

TuBiKKo dedi ki...

püstüklüm kötü olma yahu :( ben kötü olun diye mi yazdım ???

tabiat ana;çok teşekkür ederim güzel sözlerin için...

arzummm;için acımasın güzelim...msnde de görüşemiyoruz evet çünkü ben açmıyorum pek msn mi...sayfaya da cboz koyunca ilgilenemiycem ki internete girmeye vaktim yokkk

YeMeK vAkTi dedi ki...

:( tubiş yawss nasılda yazıon böyle:(

napıosun onları yaz birazda yahucum

TuBiKKo dedi ki...

aylincim yaptığım şeyleri yazayım yazmasına da işe gidip geliyorum öğrenmeye çalışıyorum ne anlatayım ki :)
cumartesi düğün var pazar günü de evlilik yıldönümümüz onlarla ilgili yazarım artık :) :D

Hayatta Giderken dedi ki...

:(((((((

YeMeK vAkTi dedi ki...

UNUTTUN BİZİ ZALİM KADIN:)

SENİNDE KANDİLİN MÜBAREK OLSUN CANIM

MKA dedi ki...

peah.... bu ne beag? biyo ne iş bu hüzünlü hikayeler böyle? komedi yokmu bu salonda? değerli yazar hanım; hüzünlü hikaye yazmak çok kolaydır. aslolan neşeli, komik şeyler yazmaktır :) en kısa zamanda birde kısa metraj komedi istiyoruz biz kendimiz. onu da beğenirsem yollayacam bir pasumhaneye, passunlar. ciddiyim! ben seni hem meşhur da ederim.