26 Ocak 2009 Pazartesi

RENKLİ VALİZLER

Yeni işime başladığımdan beri her sabah aralıksız olarak gördüğüm bir manzara var ki beni sabah sabah hüzne salıyor. Her sabah otobüsten inip taze sıkılmış portakal suyumu alıp iş yerime doğru yöneldiğimde görüyorum aynı manzarayı. İki kocaman valiz.Rengarenk; yeşil,kırmızı,sarı turuncu renkleri var üzerinde. Bankanın önündeki bankın önünde yan yana duruyorlar ve onların bitişiğinde de hep o kadın... Heybetli cüsseli,paspal görünümlü... Kafasını hep aynı hırkayla sarıp sarmalıyor, sanki havanın ayazından korunurken aynı zamanda onca yıllık hayatında yaşadığı dertlerden sıkıntılardan da korunmaya çalışıyor gibi geliyor bana...

Defalarca yüzünü görmeye çalıştım; ona hissettirmeden,neden bana böyle bakıyor bu insanlar bana diye düşünüp üzülmesin diye ama başaramadım. Kendisini o kadar iyi kamufle ediyor ki belki de istemiyor yaşamın yüzündeki çizgilerde bıraktığı derin acıları kimsenin görmesini...

Geçen hafta bir sabah lokantalardan birinin camından içeri bakarken gördüm onu;içim sızladı yine. Bir başka sabah ise iki elinin arasında tuttuğu sıcacık çayını yudumlamaya çalışıyordu.

Böyle evsiz insanlar için hep üzülmüşümdür.Kimbilir neler yaşadılar da bu hallere geldiler diye merak ederim.Hayat hikayelerini öğrenmek,paylaşmak isterim.Bilir misiniz korkulduklarının aksine genelde kendilerinden başka hiç kimseye zararı dokunmamış sevgi dolu insanlardır bunlar.Bu kadının hikayesini de çok merak ediyorum aslında.Her sabah onunla konuşma isteği geçiyor içimden ama bir türlü başaramıyorum.Hazır bu kadından bahsetmişken size başka birinden de söz etmek istiyorum.Hikayesini bildiğim-en azından bildiğimi sandığım- başka bir evsizden.

Oturduğumuz semtte annemlerin evini karşısında bir ekmek fırını var.O binanın altında da bir boşluk tahtalarla kapatılmış.İlk taşındığımız zamanlarda burada bir adam yatıp kalkardı.İnce uzun boylu,saçı sakalı birbirine karışmış,açık kumral ama yakından bakıldığında aslında genç biri. İlk zamanlar ondan çok korkardık.Ah bu biz insanların önyargıları.Hep bilinmeyen bişeyin bize zarar vereceğini düşünüp saçmalarız ya.O zamanlar nişanlıydım daha evlenmemiştik Kobacanımla. Adamla ilgili iki değişik hikaye var neden sokaklarda yaşadığına dair. İkisi de çok acıklı ama nedense ben birine inanmaya daha meyilliyim sanırım. Belki bu hikaye biraz daha romantik olduğundan.

Hikayelerden ilki bu adamın 1999 depreminde bütün ailesini kaybettiği ve ondan sonra hafiften aklını kaçırarak kendini sokaklara verdiğine dair. Hayatı,işi gücü düzgün giden bir adammış ama bütün sevdiklerini kaybedince tekrar başlamak gücünü bulamamış kendinde sanırım.

Diğer hikaye ise büyük ve hüzünlü bir aşk hikayesi.Rivayete göre bu adam bir kızı çok sevmiş. O kız da bunu. Sonra günün birinde evlenmek istemiş bu birbirini çok seven iki insan.Fakat kızın babası buna izin vermemiş ve ne yapıp etseler de başaramamışlar bunu. Sonra kızı bir başkası ile evlendirmişler zorla.Bu zavallı da hayatını,memleketini,herşeyini bırakıp buraya gelmiş ve sokaklarda yaşamaya başlamış amaçsızca.

Nedense bu hikaye bana daha akla yatkın gelir.Belki gözlemlerim sonucu onun ne kadar sevgi dolu olduğunu gördüğümden. Bir insana veremediği sevgisini hayvanlara yöneltir çünkü. Mesela çocuklar tarafından eziyet edilmesin diye bulduğu küçük yavru köpekleri nasıl koruduğuna; yemesi için annem tarafından ona hazırlanmış yemeği nasıl onlarla paylaştığına şahit oldum ben... ilk evlendiğimde oturduğumuz evin arka bahçesinde doğan yavru kedileri başlarına birşey gelmesin diye nasıl özenle koruduğunu gördüm...Düşünsenize sahip olduğu bir parça ekmeği bile sokak hayvanlarıyla paylaşacak kadar kocaman yüreği olan bir adam bu insan...

Zaman zaman mahallede ona ufak tefek işler verirler. Bahçelerdeki otları yolmak,toprağı çapalamak,birşeyler taşımak gibi. Karşılığında o istemese de eline bir kaç kuruş para sıkıştırırlar. Gider o parasıyla bir bira,bir paket sigara ve mutlaka bir de hayvanlar için süt ekmek falan alır. Bütün kediler köpekler de bunu bilir miş gibi onu görünce hemen peşlerinden giderler....

İşte bu da bizim Meczup Kemal abinin benim bildiğim hayat hikayesi.Aslında çevremizde o kadar çok insan var ki böyle kimbilir hangi dertten sokaklara düşmüş.Tıpkı bu benim hikayesini merak ettiğim içinde kimbilir neleri sakladığını bilmediğim renkli valizli kadın gibi... Print this post

0 yorum: