3 Şubat 2009 Salı

Asker Mektubu,Askerlik Anılarım,Oradan Buradan...

Bugün içimden abidik gubidik rastgele yazmak geliyor nedense..Sebepsiz... Blogları okumaya başladım yine deliler gibi,kitaptan çok blog okuduğum zamanlara mı dönüyorum nedir bilinmez ama feci şekilde kaptırmış vaziyetteyim.Hatta oradan oraya atlarken çok güzel bloglar buluyorum.Bugün de oldu mesela buldum bir tane sabahtan beri onu okuyup duruyorum.Hatta kendim okumakla kalmadım Gonca'ya da bulaştırdım.Fena kaptırmış durumdayız anlaşılacağı üzere.
Eskiden böyle bulurdum okurdum okurdum sonra sık kullanılanlara eklemeyi unutup kaybeder deli olurdum.Şimdi artık izlediğim bloglara ekliyorum kaybetmiyorum da.Allah blogger ekibinde bunu akıl edenden razı olsun bizim gibi saftiriklere iyi oluyor bu :) Bu arada sabırla yeni şablonumu bekliyorum. Birisi bana yeni şablon yapacaktı ama sesi soluğu çıkmadı iki gündür merak ediyorum hatunu başına bişeyler mi geldi diye...
Ruhsuza bağladım yine.Bir acaip içim.İçine limon sıkılmış profiterol gibiyim.Yani çok sevdiğim bir tat bozulmuş manasında.
Yazmak istediğim şeyler var aslında ama buraya yazmak istemiyorum.Mesela dün akşam otobüste giderken acaip bir kurgu gelişti kafamda ama buraya yazamam.Benim haricimde sadece Kobacanın okumasını istediğim bişey çünkü. Üşenmeyip deftere yazmam gerek ama sanki deftere yazarken eksik kalacak gibi hissediyorum.Bazı şeyler klavye ve müzikle örtüşüyor çünkü bu sıralar.Galiba özel günlük mahiyetinde bir blog açıp onu da sadece kendime özel yapıp biriktirmek gerek.Hem döndüğünde sürpriz olsun ona.
Geçen akşam oturdum mektup yazdım askerdeki kocama.Yaklaşık yarım saat 45 dakika içinde 4 sayfa mektup yazmışım,nasıl döktürdüysem artık ben de şaşırdım kendime.Mektup bittiğinde öylece bakakaldım şaşkın şaşkın...oluyor bazen öyle.
Sevgili perim paçoz ilhami gıcıklık yapmazsa kafamda bir süre dolanıp yardım ediyor sağolsun.
Ama nedense hep acelesi var uyuzun hadi çabuk yaz diye saatine bakıp duruyor ayaklarını yere vuruyor habire.Geriyor beni ama işini de iyi yapıyor namussuz :) Bir ara beni uzun süreliğine terk etmişti,niyetlenip niyetlenip yazamıyordum hatta işine son verme aşamasına gelmiştim ama aklı başına geldi de yine sorumluluklarının başına döndü.Siz siz olun her zaman yedekte bir periniz daha olsun,keza bu 3. boyut vatandaşlarına hiç güven olmuyor.Danışmanlık yapacak birden fazla kişi bulduklarında maalesef anında havalara giriyorlar.
Bak ben mektuptan bahsediyordum perimi anlatmaya başlamışım.Bu kadar da olmaz artık,hile var bu işte kendinden bahsettirip duruyor.
Neyse efendim ben bu mektubu yazdım yolladım.Beraberinde 4 kitapla birlikte hem de.Maksat yiğidim askerim oralarda sıkılmasın,bunalmasın.Üstelik bunları yollayabilmek için sabahın köründe soğukta taa kargocuya kadar yürüdüm.Bir güzel dünya kadar da kargo parası verdim.Hatta yuh dedim içimden bu kadara kargo mu olur diye ama bulunduğu yer merkezde olmadığından haftada bir mobil araç gidiyomuş sırf onu götürmek için.Tamam dedik çatır çatır verdik parayı.Maksat yiğidim aslanım mutlu olsun.Askerlik bunalımlarında çünkü ve bunu feci çekilde kullanıyor ne yazık ki :)

Paket iki gün sonra ulaştı eline.Benden iki tane de pilot kalem istemişti orada bulamıyorum diye.Ben de aldım yolladım;hani o sabahın köründe kargoyu yolladığım gün var ya o gün işte. Hatta kırtasiye açılmamıştı ben açılsın diye bekledim.Peki bunun sonucunda ne oldu dersiniz? Aldığım kalemler beğenilmedi. Zat-ı muhterem ince uçlu pilot kalem istemiş meğerse.Ben gidip elime geçen ilk pilot kalemi almışım.Onlardan zaten orda da varmış.Telefonda bir beş dakika kadar kalem nutuğu çekti bana yaa :( Yani bir kalem için bu kadar konuşacağını hayatta tahmin edemezdim.Bana sen beni dinlemedin mi ben sana özellikle söyledim benim kalemimden ince uçlu olandan al diye dedi.Ben benim kalemimden kısmını duydum da ince uçlusunu duymadım heralde.O kalemleri de onunkine benziyor gibi geldiği için almıştım. Ne yapabilirim yani hayret bişey :) Çok biliyorsan kendin al dedim çıktım işin içinden :) Bu Kobacan'la birlikte benim de bir sürü askerlik anım oluyor ileride çocuklara anlatmak için :p
Yani bu askerlik zor işmiş..Bak ne kadar zaman oldu ben hala mektubumun cevabını bekliyorum.Bir üç sayfa kadar yazmış dediğine göre ama hala bitiremedi.Sanki edebiyat eseri yazıyosun yolla işte diye kızıyorum ona.Bu gidişle tezkereyi alıp gelirken kendinle getireceksin mektubu diyorum.Hatta tehdit ettim,sen yazmazsan bu mektuba cevap ben de o zaman ne deftere yazarım ne de sana yeni mektup yollarım diye ama bahanesi hep hazır.Genelde de şöyle,

-Sen benim burada ne kadar zor şartlarda olduğumu biliyor musun? (Tabi kendisi askere giderken tatile gidiyorum ben edalarında olduğu için şimdi zor geliyor :) )

- Vaktim yok elalemin yanında mı yazayım. ( Bunu anlayabilmiş değilim sen yazarken millet mi okuyor ne yazdığını kafanda dikilip :) )

- Akşam yazacağım ama ışıkları erkenden kapatıyolar yazamıyorum.( Peki buna bir derece eyvallahım var bir yorum yapmayacağım. )

Bir de bana kızdığı zaman söylediği birşey var ki ben hemen yapıştırıyorum cevabını;

- Askerde olan benim sana ne oluyor.? ( Sen askerdeysen ben de burada seni bekliyorum yani.Benim işim daha zor :D )

Bu tip komik diyaloglarımız var bol bol.Bir de ben onun yokluğunda ortamlardan uzak kalmasın diye son dedikoduları aktarıyorum ona.Telefonda karşılıklı kopuyoruz. Hatta Kobacanın yokluğunda yılbaşında dışarı çıktığıma çıkacağıma pişman oldum.Meğer benim kocam ne kadar ortamalrın adamıymış,ne eğlenceliymiş.O olmadan hiçbişeyin tadı yok vallahi... Bir de itiraf etmek gerekirse o yokken çiftlerle falan da görüşemiyorum. Çünkü piskopata bağlıyorum ondan sonra.Herkesin kocası sevgilisi yanında sarmaş dolaş sevgi pıtırcığı oluyorlar.Ben sap gibi kalıyorum,deli gibi bir özlemenin içine giriyorum,gözlerim dalıyor ve tuvaletlere kaçıyorum ağlamak için...

Kıssadan hisse askerlik zor zanaat anacım.Beklemek daha da zor ama yapacak bişey yok. Vatan borcudur yerine getirilecek elbet.

SON NOT : Telefon olayı iyi birşey aslında.Yani bu sayede her gün kocamla konuşabiliyorum ve bu beni tırlatmaktan koruyor ama romantizm diye de birşey bırakmıyor. Bana ne yaa ben uzun uzun yazılmış,özlem dolu mektuplar okumak istiyorum.Hatta onları saklayıp ileride çocuklarıma da okutmak istiyorum babanız bana bunları yazmıştı diye.Annemin babam askerdeyken yazılmış bir valiz dolusu mektubu var ama benim daha bir tane bile yok.Sen bunları muhtemelen döndüğünde okuyacaksın ama ben yine de buradan sana seslenmek istiyorum.

EY KOBACAN DUY SESİMİ BEN MEKTUP BEKLİYORUM... Print this post

7 yorum:

Hüzünler Güzeli... dedi ki...

askerlerin genel özellikleri bu cnm:ASKERDE OLAN BENİM UNUTUYORSUN SANIRIM...hahahahaha

sufi dedi ki...

Kadınları da alsınlar askere de erkekler de beklesin bakalım.Biz de diyelim "bu gönderdiğin kalem pilot kalem değil, askerde olan benim, sen değil"diye. Nasıl olur ama?Allah kavuştursun.sevgiler.

TuBiKKo dedi ki...

Börülcem;valla yapıştı kaldı ağzına askerde olan benim ama lafı neyse geçecek bugünler de :)

Sevgili Sufi; evet haklısınız aslında kadınları da alsalar askere o zaman erkekler daha beter olurlar bizim beklerkenki halimizden eminim :)

Belgin dedi ki...

Sevgili Tubikko, insallah Askerin cabucak dönerde sende hasretlik cekmekten kurtulursun.
Ilhamiyede söyle, sen yazarken tepinip durmasin öyle. Bir adi cikarsa danismanlik yapacak birini bile bulamaz vallahi ;-))
Sevgiler

Belgin dedi ki...

Sevgili Tubikko, insallah Askerin cabucak dönerde sende hasretlik cekmekten kurtulursun.
Ilhamiyede söyle, sen yazarken tepinip durmasin öyle. Bir adi cikarsa danismanlik yapacak birini bile bulamaz vallahi ;-))
Sevgiler

Belgin dedi ki...

Sevgili Tubikko, insallah Askerin cabucak dönerde sende hasretlik cekmekten kurtulursun.
Ilhamiyede söyle, sen yazarken tepinip durmasin öyle. Bir adi cikarsa danismanlik yapacak birini bile bulamaz vallahi ;-))
Sevgiler

Adsız dedi ki...

Hey, I am checking this blog using the phone and this appears to be kind of odd. Thought you'd wish to know. This is a great write-up nevertheless, did not mess that up.

- David