5 Haziran 2009 Cuma

Bu Bünyeye Ne Gerek Ben Biliyorum




Bugünlerde alık alık hayallere daldığım odaklandığım tek birşey var... Bünyemin ihtiyacı olan dinlenmek biliyorum...Geçen yaz da gidemedik ya zaten hiçbir yere...







Bence tahmin ettiniz. Evet evet tatile gitmek is-ti-yo-rum... İşe başlayalı 3,5 ay olduğu için şimdilerde pek mümkün olur mu bilmiyorum ama ofisteki herkes teker teker gitmeye başladı bile.. Bense şimdilik ciğerci kedisi gibi tatil resimlerine bakmakla yetiniyorum ne yazık ki.. Belki Ağustos başında 6 ayımın dolmasına bi hafta falan kala izin koparabilir miyim diye planlar yapıyorum. Planları yaparken de aaa Ramazana denk gelmese bari diyorum. Hadi Ramazana denk gelmedi ya o zamana kadar Kobacan işe girerse o zaman bu kadar yaptığım planlar da boşa gidecek gibi hissediyorum...
Galiba en iyisi plan yapmamak.Patrondan keyfinin yerinde olduğu müsait bir zamanda izni koparıp Cunda yolunu tutmak gerek... Sıramı bekliyorum şimdi sessiz sessiz...
Halbuki bu kriz olmasaydı ve ben eski şirketimde olsaydım ( yanlış anlaşılmasın şimdiki işimden çok memnunum :) ) şimdi ben bir yılımı doldurmuş olacaktım ve tatile de hak kazanacaktım...
Herşeyde bir hayır vardır derler ya o hesap benimkisi de...

Ama bildiğim cidden tatile ihtiyacım olduğu ve bu sene şansım olursa ne yapıp edip Cunda'ya gitmek isteği :) Evett evettt gidilecek ilk yer :))
Bu arada bizim Kobacan memleketine akacak önümüzdeki hafta. İçim buruk ne yalan söyleyeyim. Gidecek yine yalnız kalacağım ben burada. Ne kadar kalacaksın sorumun net bir cevabı gelmiyor ne yazık ki..Alabildiğim tek yanıt ne kadar gerekirse o kadar. 3 gün ile bir ay arasında değişebilir dedi oldu canım dedim bende...Hayret bişey yaa bak yine sinirlendim. ileride anne olunca ben göreceğim seni deyip bana vicdan muhasebesi yaptırıyor bir de.
Erkek çocuk doğurmamaya karar verdim ben de (sanki çok elimdeymiş gibi lafa bak :) ) Kızlar annelerini bırakıp gidemiyorlar kolay kolay (Şekil A-1 ben :)))) )
İşin şakası tabi ki ileride ne olur bilinmez. Belki çok uzaklara gidecek benim de çocuklarım.Mutlaka çok özlerim çok üzülürüm de ama benim insanlardan bağımsız duygularım çocuklarım için de işler mi bilmiyorum. Yani bazen çok sevdiğim insanları bile uzun süre görmesem eksiklik hissetmiyorum. Yani öyle demeyelim aslında illaki özlüyorum ama biraz garip biriyim ben. İnsan bağımlılığım yok.Bir tek Kobacan'da işlemiyor bu duygu ne hikmetse. Onu görmediğim zaman hep eksik kalıyorum. Tek o olsa yetermiş gibi bazen.
Bu belki de yapı olarak yalnızlığı sevmemden kaynaklanıyordur. Yani o benim yalnızlığımı sabote etmediğinden iç dünyama uyumlu bir şekilde dahil olduğundan olsa gerek.. İçimdeki uyumu huzuru bozan en sevdiklerim bile olsa uzak tutuyorum. Ne garip kendi içimde bile bir düzenim var benim. Bazen kendimi katı ve kuralcı bulsam da ve bu konuda kendime kızsam da ( o kadar katı oluyorum ki bazen kendime sövüyorum çok acımasızsın diye ) bu benim savunma mekanizmam galiba. Yıllar içinde böyle birşey gelişti..
Eskiden üzüldüğüm şeyleri düşünür düşünür iyice yara ederdim içimde... Yani ne bileyim biri bişey yaptığında beni üzecek düşünür düşünür içim içimi yerdim hep. Ama artık öyle değil işte. Ona boşverip geçmeyi, gerekmediği durumlarda umursamamayı ve o kişiyi bir süreliğine hayatımda değilmiş gibi uzaklaştırmayı öğrendim artık...Çok da iyi oluyor biliyor musun ? Günlük hayatın hay huyu içinde unutulup gidiyor bazı yaralıyıcı sözler ve davranışlar...
Üzmüyorum artık kendimi herkes ve her olay için...Gerek de yok zaten.
Şimdi sen okurken konuya tatilden girip de nasıl buralara getirdin diyeceksin di mi? Ben böyleyim işte.Normal hayatta da bir konudan çok alakasız bir konuya atlayıp sanki mevcut muhabbet öyleymiş gibi devam edebilirim... :)
Dün akşam mutfakta yemek yaparken dışarıdan çocuk bağırtıları geliyordu. Çığlık atıyorlardı resmen. Yanımda duran Kobacana dedim ki bu çocuklar neden böyle çığlık atar?
Cevap geldi arkasından '' Kendi seslerinin yeni yeni farkına varıyorlar ve deniyorlar ''Ardından da ekledi '' Neden öyle biraz asabi ve alaycı sordun?'' Şaşırdım aslında amacım o değildi...'' yoo'' dedim. ''Eskiden duymazdım bile çocuk seslerini ama şimdi şimdi batmaya başladı artık,kafam kaldırmıyor'' ''Yaşlanıyorum galiba'' diye gülümsedim.Gülümseyerek cevap verdi bana ''galiba'' diye ...

Hakikaten de böyle..Eskisi gibi gürültülü şeylere tahammülüm yok nedense artık benim...Daha sakin daha huzurlu ortamları sever oldum...
Mesela yarın çalışıyorum.Pazar günü için hayalim ağaçlık bir yerde kuş cıvıltıları içinde bir hamağa kurulup yeni aldığım ve çok hoşuma giden Ayşe Kulin'in Bir Varmış Bir Yokmuş kitabını okumak...Yakınlarda böyle bir hamak var mı bildiğiniz???


NOT : Resimler internetten alıntıdır.

Print this post

0 yorum: