17 Haziran 2009 Çarşamba

REHAVET NE DEMEK BİLDİĞİN KARA BASAN

Bir ağırlık çökmüş gibi üstüme bugünlerde...Sanki Har.ry Pot.t.e.r filmindeki ruh emiciler gelmişler de ruhumu soğurmuşlar bedenimden gibi..Halsizim,keyifsizim,huysuzum...Geçimsizim bir de hem de çok...Aslında geçtiğimiz iki gün güzeldi.Pazartesi Günü Sebla (Kirpikteki gözyaşı), Zilsiz Zarifem ve Gonca ile buluştuk.Caddebostan Starbucks'ta kahvelerimiz eşliğinde kısacık birkaç saate çok keyifli bir sohbet sıkıştırdık ve en kısa zamanda buluşmak üzere sözleştik yeniden...Sonra dün 14 yıl aradan sonra birlikte büyüdüğüm çocukluğumun en güzel zamanlarının geçtiği arkadaşlarımla buluştum.Eski günleri yad ettik,bol kahkalar attık keyifle komik anları hatırladık.Sanki hiç ayrılmamışız sanki onca yıl geçmemiş aradan gibi aynıydı herşey.

Geçen onca yılda bizim sadece yaşlarımızın değiştiğini içimizin aynı kaldığını gördük.Ve Acıbadem Yaprak Sokak'ta bir gençlik iksiri olduğuna inandık. Yaşlar ilerlemiş ama görüntüler hiç değişmemiş olduğundan... :) Belki içimizdeki çocukları hala büyütmediğimizden ve büyütmeye de niyetimiz olmadığından... Bunca zamandır fırsat bulamadığım birşeyi yapma şansı buldum üstelik.Kimseyi umursamadan takmadan kendim olmayı,içime zaman zaman şiddetle kaçan yok aslında hep orada olan yaramaz kıvırcık saçlıyı çıkarttım saldım ortalara...Çok eğlendi çok keyif aldı o küçük kız biliyorum.Çünkü gece yatağına yattığında kocaman bir tebessüm vardı suratında ben gördüm...Hiçbirşey değişmemiş gibiydi 14 yılda ama aynı zamanda da herşey değişmiş gibi...Gerçek dostlukların araya giren yıllara ve mesafelere rağmen asla bozulamayacağına kanıt olacak kadar da güzeldi...

Dedim ya çok güzel bir gündü aslında...Ama öyle huzursuz ki içim. Söyleyemediklerim, anlatamadıklarım, paylaşmak isteyip de paylaşamadıklarım varken hayatta nasıl olur da kendime sorun çıkartmamayı başarabilirim ki...
Aslında ben sorun çıkartmıyorum kendime... O sorunlar kaçtıkça beni kovalayıp kene gibi yapışıyorlar üzerime... Keşke uzaklaşıp kurtulabileceğim şeyler olsa da çıkartabilsem hayatımdan ama yazik ki yaşamımızdaki herşey için yapamıyoruz bunu. Çözüm bulamadığımız sorunlar ise hayatımızda ara ara kendini hatırlatacak acımasız bir ameliyat izi sızısı gibi orada öylece durup duruyor. Ya da yağmurlu havalarda iyice azıtan bir romatizma gibi...

Bilmiyorum işte bildiğim ince bir neşter sızısı gibi yüreğimi acıtan bu sıkıntının beni çok bunalttığı... Müsadeniz olursa şöyle boş ıssız bir yerde avazım çıktığı kadar çığlık atabilir miyim YETEEEERRRRR diye...Evet buna çok ihtiyacım var biliyorum.Ya da bir deniz kenarı tatiline.Hani şöyle iki güncük de olsa...
Benim bir kendimi bir deşarj edip nötürlenmem lazım da... Yoksa içime atmaktan Çernobilden beter bir facia haline gelmem an meselesi... Uzaklaşmam lazım buralardan uzaklaşmam.... Print this post

4 yorum:

Belgin dedi ki...

Kuzum, sen patlayip, ortaligi batirmadan, kobacanin seni bir tatile götürsün:))
Canim benim, sorunlardan ne yazikki kacilmiyor, sen onlari kafanda, kalbinde bitirmedigin sürece, nereye gidersen git, yaninda götürüyorsun.
Tez zamanda hak ettigin huzuru bulman dilegiyle sevgilerimle

Kirpikteki Gözyaşı dedi ki...

Oluyor bazen böyle. Belkide 5 ayın acısı çıkıyor şimdi. Bir cuma izin al, 3 gün yakın bir yere kaçın. Çok iyi gelecektir;) Ayrıca sıkıldıkça Cadde ye atarız kendimizi istersen:)))

TuBiKKo dedi ki...

belgincim ne de doğru söylüyosun...kafamızda kaldığı sürece değişen bişey olmuyo....

seblacım evet kaçmak lazım yakın bir yerlere.Daraldıkça da buluşalım caddedeeee :)) süper terapii :))

cinar dedi ki...

gelir geçer şeyler bunlar Tubikkocum. Sevdiğin insanlarla daha sık buluş, daha çok kahkaha at. sıkıntılarından kurtulmazsın belki ama mümkün olduğunca unutursun en azından.
tatile hepimizin ihtiyacı var aslında. mümkünse ben de şöyle denizli olanından rica edeyim :)