29 Temmuz 2009 Çarşamba

Hayata Susmak...


'' İlk kez o gündü bir daha konuşmamak üzere susuşun... Onu iki kolundan tutup götürürlerken sana dönüp baktı. Okyanuslar taştı sanki onun deli mavi gözlerinden insan görünümlü kelepçelerden kurtulmak istercesine sana dönmeye çalışırken...


Saniyeler içinde binlerce cümle kurdu sana.Yıllar içinde yavaş yavaş anlatılmayı bekleyen tüm herşey bir anda dökülüverdi...




Çok sevdim seni..


Hep seveceğim...


İki çocuğumuz olsun biri kız biri erkek..Hem sonra....


Evimizin perdeleri sarı....


Küçük de olsa seninle olsun yeter....


Her yere gelirim seninle...

'' NE OLUR BEKLE BENİ ! Bir gün mutlaka geleceğim !!! '' diye bağırdı kocaman tellerle örülü kapının ardında kaybolmadan hemen önce.
Ve sen sustun.... 29 yıldır işlemediği bir suç yüzünden hapis yatan sevgilini hiç görmeden, sesini duyamadan,sadece gönderdiği bavullar dolusu mektuplarla avunmaya çalışarak sustun....
Şimdi onca yıl geçmişken aradan ve sen onu son kez gördüğün bu hapishane kapısında çıkışını beklerken, yılların yüklediği acılarla bitkin düşmüş bedenin nasıl da heyecanla titriyor.Ellerine bakıyorsun; lekelenmiş kırışmış. Çantandan çıkardığın küçük aynanda görüyorsun gözlerini, yorgun çizgiler sarmış her yanını, sanki her an ağlayacaklarmış gibi bakıyorlar ama yine de pırıl pırıllar sevgiliye kavuşacak olmanın verdiği özlemle...
Şimdi birazdan çıkacak kapıdan...Acaba o da değişti mi senin kadar...Onun da saçlarına aklar düştü mü senin gibi... Ya da bunca yıl sonra hala...Yok yok hayır böyle şeyler düşünmemelisin... Elbette o da ilk günkü gibi sevdi seni...
Hah işte açıldı kocaman kapı ağır gıcırtıları ile.Birazdan da tel kapıyı açacaklar ve o çıkacak ardından.
Ve o ilk an, kapının ardından göründü.Ahh sevgilim ne kadar da yıpratmış seni bu kapalı kaldığın dört duvar... Hasret mi böylesine bembeyaz yapan saçlarını yoksa zaman mı? Ama yine de nasıl yakışıklısın tıpkı 30 sene öncesi gibi... ''
Ağır adımlarla yaklaştı adam kadına...Senelerin onlara yüklediği tonlarca ağırlıktaki özlemle kucaklaştılar 5 dakika boyunca hiç ama hiç ayrılmadan...
Adam : ''Nihayet kavuştuk Ayşem'' dedi titreyen sesiyle.
Kadın cevap vermek istedi : '' Nihayet Recebim'' diye. Ama ağzını açtığı anda tüm sesler yüreğinde asılı kaldı.Yutkundu tekrar denedi ama konuşamadı.
Birbirlerine baktılar; yaşlar indi gözlerinden usul usul..Adam elleriyle sildi kadının yanaklarından süzülen inci tanelerini,yere eğildi,küçük çantasını aldı ve sarıldı sevgilisine...
Cezaevinin kapısının önünden uzaklaşırken o dört duvarın arasında yalnızca koca bir ömrü, acıları, mutlulukları, sevinçleri, doyasıya yaşayamadıkları zamanı değil, Ayşe'nin sesini de bıraktılar müebbete... O şarkı söyledi mi bülbülleri bile kıskandıran Ayşe'nin güzel sesini....



Not: Bu yazı Öykü Atölyesi 'nin Fotoğrafın dili adlı çalışması için yazılmıştır.

24 Temmuz 2009 Cuma

Narsist Olmak Ya Da Olmamak...

* Ne hikmetse bugün kendimi cumartesi günü çalışıyormuş gibi hissediyorum.Halbuki iki gün tatilim var bu hafta. Nedendir bilinmez öyle garip bir ruh hali içerisindeyim.

* Dün akşam üniversitedeki ev arkadaşım Fuva'yı evlendirdik.Pek mutlu,pek heyecanlıydı onun heyecanı beni de eski günlere götürdü. Masadaki evli çiftler olarak sanki çok yaşlanmışız gibi vay be biz evlendiğimizde şöyleydi böyleydi söylevleri yaptık.Çok güldük çok eğlendik :)

* Ben resimlere baktığımda ne kadar zayıfladığımı çok daha iyi anlıyorum.Hele yıllardır görmeyip de dün akşam gördüğüm üniversite arkadaşlarımdan aldığım tepkiler beni inanılmaz mutlu etti. Tepkilerin genel halleri şu şekildeydi ;

'' Millet yıllar geçtikçe yaşlanır sen gittikçe gençleşip güzelleşiyorsun :)) ( Bunu 3-4 kişiden birden duyunca ağzımın nasıl kulaklarıma vardığını tahmin edersiniz :D )

'' Tubikko'cum bu saç rengi sana inanılmaz yakışmış,çok güzel olmuş.''

'' Yaa bir insan hiç mi değişmez hepimiz yaşlandık sen hala aynısın; hatta üstüne daha da güzelleşmişsin.''

'' Tubikko'cum inanılmaz zayıflamışsın;çok iyi olmuş böyle ''

''Çok iyi gördüm seni eskisinden de iyi görünüyorsun''....

Bu ve bunun benzeri cümleleri bir değil birçok kişiden üstelik senin ilk gençlik zamanlarından insanlardan duymak ne kadar motive edici oluyor tahmin edersiniz değil mi? BEn bunları duydukça inanılmaz keyiflendim :))

Hatta yolda giderken kendimi çok beğenmiştim de aynaya bakarken sevgilime; '' Ben otuzlu yaşlarında çok güzel olan kadınlardan olacağım daha da güzelleşeceğim.Hatta anneliğin güzelleştirdiği kadınlardan olacağım görürsün bak''dedim. O da bana yandan bakıp gülümseyerek; '' İnşallah hadi bakalım '' dedi.

Eeee peki bütün bunları duyan Tubikko iyice güzelleşme yolundaki çabalarından vazgeçer mi? '' ASLAAAA !!! '' :)))

Şaka bir yana çok iyi hissediyorum kendimi... Bunun da sadece insanın kendi elinde olduğunu farkettim iyicene. Sen kendin için birşeyler yapmazsan,herkesten önce kendin kendini sevmezsen ne olursa olsun sonuç değişmez.Ben hayatımda olmadığım kadar çok seviyorum kendimi.İlk kez başkalarından daha çok kendimi seviyorum,düşünüyorum hayatımın 27. yılını yaşarken. Bu sebepledir 30 lu yaşlarımı sürerken daha da güzel bir kadın olacağıma inancım.Biliyorum çünkü zaman ilerledikçe daha çok seveceğim kendimi;şimdikinden daha da kendinle barışık,daha kendine güvenli bir kadın olacağım.

Biliyorum ki önemli olan kuru kuru büyümek değil; büyürken kendine katabileceğin bütün artıları katmak,eksileri olabildiğince silmek hayatından,daima kendinle ve hayatla barışık olarak ve olumlu düşünmekten vazgeçmeden....

Bloglardan birinde okumuştum,kim demişti hatırlayamadım şimdi ama narsist olmak kendine tapmak değil esasında.Kendinin değerini bilmek ve kendini gerektiği gibi sevmek belki de. Siz ne dersiniz???

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Uykusuzzzzzzz.....



Gecenin bir körü hava kaçıran bir şişme yatağın üstünde uyunan ama tam alinamayan uykunun ardından Kadıköy'de Haydarpaşa manzaralı taze çayli kahvaltı insanı kendine getirmez de ne yapar? Ben uyandım bile :) Herkeslere iyi bir haftasonu dilerim. Ben bu Cumartesi çalıştığımdan haftasonumun başlaması için 18:30'u beklemekteyim :)

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Maddeler Halinde

* Bu sıralar yaratıcılığımı kaybettiğimi düşünüyorum ciddi ciddi... Üretkenlik sıfırın altında eksi 3 civarında seyrediyor.

* Yeni yeni haberler alıyorum çevremdeki arkadaşlarımdan. Benden sonra evlenenlerin hamilelik haberleri bu haberler de.Tahmin etmediklerim neyse de bugün duyduğum birtanesine şok oldum cidden.Ama çok da sevindim itiraf etmek gerekirse :)

* Böyle güzel haberler alınca şöyle bir kendimi yokluyorum.Acaba diyorum ben istiyor muyum? Yani bir bebeğe hazır mıyım? Onun sorumluluğunu alabilecek durumda mıyım diye.

* İşin aslı bu sıralar hiç de hazır hissetmiyorum kendimi.Çünkü çok mutluyum.Bol bol şımartılıyorum sevgilim tarafından ve bu şımarıklığı kimseyle paylaşmıyorum.

* İşin aslı sabrımın üçüncü bir şahsı şımartmaya yetmeyeceği konusunda bir hissiyatım bu sıralar.

* Gece viyaklamalarını dinleyemem ben.Zaten Kobacan bile yanlışlıkla beni uykumdan uyandırsa gece yarısı kıyameti koparıyorum. Düşünsene bir bebek bir gece yarısı ınga naraları eşliğinde bütün uykuyu alıp götürüyor.Ama yaşayanlar diyor ki o zaman öyle sinir olmuyormuşsun.Annelik böyle birşey galiba tatmadan bilemeyeceğim.Ama şimdilik tatmamayı da seçeceğim.

* Hedeflerim mi bu fikri benden uzaklaştıran bilmiyorum.Ama aslında değil de.Hiç istemiyor değilim ki.Sadece aramıza yeni katılan aile bireyinin ihtiyacı olan herşeyi yapabilmeyi diliyorum. Yani bir nevi geleceğini hazırlamış olmalıyız. Tam olarak hazırlayamasak da en azından adımlar atılmış olsa.

* Kayınvalidem Adana'ya gittiğinde Kobacan'a Tuğba bana önümüzdeki yıla bebek için söz verdi demiş. Allahım Ah bu anneler yok mu? :) Yok öyle birşey.Söz falan vermedim ki ben. Hatta eğer herşey yolunda giderse önümüzdeki yıl ortasına doğru artık aramıza yeni bir kişinin katılmasını düşüneceğiz dedim. Hem daha bunun ön şartları var. Sevgilim istediği gibi bir işe girecek,o işte bir süre kendini kabul ettirecek sonra borçlarımızı bitireceğiz sonra bana araba alacak.

* Evet böyle birşeye niyetlenmeden önce araba sahibi olmalıyız.Çünkü ben şahsen hamile hallerimle otobüslerde sürünmek istemiyorum. Ölürüm valla.

* Neden bu maddeler halindeki yazıda bu kadar bebek sahibi olmak konusunda yazdığımı ben de bilmiyorum sevgili okuyucu. Öyle sanıyorum ki bu başta da belirttiğim sürekli hamilelik halleri ile ilgili olabilir.

* İşin komiği bu durum ben de bebek sahibi olmalıyım gibi gaza getirmiyor beni.Tam tersi ben daha bekleyeyim diyorum.Neden dersen ben zaten mızmız biriyim biraz.Hasta olduğumda çekilmem,hep bir naz kapris modunda olurum.Acaba hamileliğim nasıl olur ki??? oyyy oyyy oyyy Allah benim kocacıma bol sabır versin.Ya da bilmiyorum belki de o bu kadar sabırlı olduğu için Allah onu bana verdi. Yoksa ben çekilecek dert değilim yani zaman zaman bunu çok ciddi şekilde gözlemliyorum.

* Konuyu değiştirerek başka şeylerden bahsedeyim.
* Diyete başladığım ilk günler çok asabi oluyorum.Geçen Pazartesi yeniden düzenli programa başladığımda bildiğin sinir küpüydüm.Hatta Kobacan neden bu kadar asabisin sen dedi yatarken. '' DİYETTEN'' dedim :D

* Tartımı saklattım tartılmıyorum.Ama çok merak ediyorum.10 Temmuz'da tartılacağım. Bakalım arzu ettiğim rakamı görebilecek miyim.

* Şimdi iki yeni oyuncağım var evde.

* İlki Twist&Shape'im. Aldım koydum Oturma Odasının baş köşesine.Önceki akşam 10 dakika .Dün akşam 15 dakika yaptım.Adamın iflahını kesiyor resmen.KAn ter içinde kalıyorum.Her gün 5 dakika arttırarak 35-40 dakikaya kadar çıkmayı hedefliyorum.Bakalım nasıl olacak.İnternette kullananlardan okudum herkes memnun.Aranızda kullanan varsa tanıdığım birilerinin de yorumlarını rica edeceğim :))

*İkinci oyuncağım ise yeni walkman cep telefonum.Kırmızııııı...Hiç aklımda yoktu ama kocacım soktu kafama.İşte delinin aklına sokmayacaksın birşey.Girdi ya aklıma aldık.Çok mutluyum. :)) Tam kız gibi kendisi.:))) Eee kırmızı olsun 5 kuruş fazla olsun ne de olsa ben bir boğa burcuyum.Sonradan öğrendiğime göre Kobacanın amacı benim emektara el koymakmış.Geçen gün telefonu eline almış.''BEnim olacaksın NiHOHAHAHAHHAA !!!! '' diye türk filmlerindeki kötü adamlar gibi bağırıyodu :))))))

* İştahım yok bu sıralar...Seviyorum bu durumu.
* Galiba bu bebek olayını ertelemekte biraz daha forma girme arzumun da etkisi var.Aman yaaa ufff bebek demeyin bana yetter.!!!( Manyak mısın Tubikko iki saattir sen 40 defa bebek dedinbu yazıda yaa yuhhh ) (Şimdi saydım 15 kere demişim :p)

* Bence bu yazıyı artık burada bitirir miyim? Eh bence bitiririm.Bitiririm.
*Bir Cumartesi akşamüstü (çalıştığım bir cumartesi üstelik) hiç işim gücüm olmadığı için yazdığım bu postu sabırla bu noktaya kadar okuduğunuz için size de hayranlıkla karışık teşekkürleri bir borç bilirim efenim...

* İyi bir PAzar diliyorumm..Tatilde olanlar benim yerime de yüzün.Sahilde benim için de mojito yudumlayın. Geri kalanlar istediklerini yapmakta özgürler...Çavv...Adios Amigos :)))