

Dün akşam trende evime giderken ve elimdeki kitabı okumaya çalışırken, hiç yoktan, durup dururken,anıların arasından çocukluğumdan çıkıp geldi. Elif... Çocukluğumun yazlarını geçirdiğim Yalova'daki Ankara'lı arkadaşım.. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi..O benden iki yaş büyüktü.Kendi aramızda ingilizce konuşup dururduk.Aydın-6 diye bi site vardı onun girişinde telefon kulübesi vardı. Oraya gidip telefon açardık. Hatta üçlü bi arkadaş grubu vardı sonradan arkadaşımız olmuşlardı. O çocuklar bizi hep ingilizce konuşurken görmüş de turist sanmışlardı :) Hatırlıyorum da sonradan sormuşlardı neden hep ingilizce konuşuyosunuz diye.. Tamam itiraf ediyorum bizi yabancı sansınlar diye özellikle yapıyorduk hava basıyorduk yani.Bir de şifreli konuşmak istediğimizde hemen ingilizce konuşmaya başlardık sanki dünyada bizden başka kimse ingilizce bilmiyomuş gibi ne komikmişiz:) Çok iyi anlaşırdık. Elif babasının büyükelçi olduğunu söylemişti bize..Sonra bir gün Zeynep isimli başka bir arkadasım bu konuda yalan söylediğini attı ortaya ben inanamadım ama hakikaten de öyleymiş.Gidip annesinin önünde sormuştuk ve kadın donup kalmıştı yok canım nerden çıktı diye.Sanırım annesi babası ayrıydı ve çok da gurur duyduğu bir babası yoktu Elif'in bu sebeple de böyle birşey uydurmuştu..
Çocuk kalbimle ne kadar da kırılmıştım..En iyi arkadaşımın bana yalan söylediğini duymak cidden sarsmıştı beni...Zaten sanırım ben saf salak bişeydim çocukken.Tamam çok zekiyim o ayrı bi konu ama :) çok iyi niyetli olduğum için insanların beni kandırması çok kolay olurdu...
Bir de lise son sınıfta iken Erenköy'de otururken apartmanda Tuğçe diye bir kız vardı.Beni olmayan birinin varlığına inandırmıştı.Hoş sanırım kendisi de ciddi şekilde inanıyordu,sanırım o kız şizofren falandı.Bütün kankilerimle aramı bozmuştu manyak. Sonra bizim çocuklara kendimi nasıl zor affettirmiştim. Allah'tan annem arkadaşlığımızı bi şekilde bozmayı başarmıştı da sınava iki ay kala kendime gelmiştim.Bu sayede oturup ders çalışmaya başladım..Yani son iki ayda bu kadar oluyor..( Yahuuu yeter Tubik yeterrrr tamam anladık zekisin de bırak başkaları söylesin bunu )
Aklıma geldi paylaşayım dedim.Bazen çok kel alaka zamanlarda geçmişten anılar pat diye çıkıp geliveriyo önümüze ve böyle tebessüm etmemizi sağlıyo... Hatta şimdi kulağıma sesi bile geldi Yalova'da akşam sahildeki banklarda otururken denizin kıyıya vuran sesi ve söylediğimiz şarkılar, gülüşmelerimiz ve çocukluğumun en güzel günleri....saat 2 ye doğru arabası ile gelen dondurmacı amcanın zili..Kaçıp kaçıp Aydın 4 e gidişimiz,Pazar'ın girişindeki tarçınlı izmir lokmasının kokusu burnumda hala,sonra bisiklet turlarımız, babannemin denizdeyken sesini bize yetiremediği için düdükle bizi öğle yemeğine çağırışı,çatık kaşları ama tebessüm eden dudakları...Canım benim öyle çok özledim ki onu...Keşke hala yanımızda olsaydı da ölmeden görebilseydi üniversiteden mezun oluşumu... Nasıl da gururlanırdı kimbilir...İkinci annemdi o benim çok acıttı içimi gidişi çokkk....
Hey gidi günler heyy...Küçücük bir anı beni nerelere götürdü,ne kadar mutlu günlerdi onlar... Hayat ne kadar da dertsizdi.TEk sıkıntımız gece dışarda kalabilmek için yarım saat daha izin koparmaya çalışmaktan ibaretti....(Allahım bi keresinde camdan kaçmıştım yaa ama tırsıp hemen geri dönmüştüm :) valla babannem yakalasa oyardı beni kesin :) )
Bugün Cuma malumunuz en sevdiğim gün,haftasonu resimleri bilgisayara atmayı planlıyorum umarım tembellik etmem...Herkese iyi haftasonları diliyorum...