22 Ekim 2008 Çarşamba

VAKİTSİZ


Farkında mısın? Bugünlerde çok hızlı atıyorsun adımlarını ve bir o kadar da sık... Hızla düşen sağanak halinde gelen yağmur damlalarından bile hızlısın...Gözlerini sımsıkı kapamış ve kendini lunaparktaki hız trenine bırakmış gibisin... Senin paralelinde seninle yürümeye çalışanlar umrunda bile değil. Arkandan bakakalmışken dolu olan gözleri görmüyor; sana yetişmeye çalışan sesleri duymuyorsun bile....

Ruhunu bıraktığın rüzgar nereye kadar götürür ki seni? Nasıl güvenirsin seni ilelebet bu şekilde havada sürükleyeceğine...Ya da ne kadar dayanabilirsin ki rüzgarın şiddetine... Dolu dolu olmaz mı gözlerin ona karşı dururken... Güçlü müsün bir kavak ağacı ya da çınar kadar....

Sanki hiç yalnız gecelerin olmayacakmış gibi davranırken bir gün gelip çattığında ne yapacağını biliyor musun peki? Neyi gizliyorsun kendinden... Neden kabul etmiyorsun ki içinde bulunduğun o koskaca yalnızlığı daha şimdiden....

Hazırlanmalısın... Koşar adım kaçarken bu gerçeklerden aniden geriye dönüp önünde durmalısın ve haykırmalısın... Yokluğuna katlanmak için ondan uzak durmak bir çözüm olacak mı sence; ya da azaltacak mı acını bulduğun bahaneler.... Oyalanabilecek misin gerçekten başka şeylerle... Mümkün mü bu??? Bu hayattaki hiç birşeyin onun yerini tutmayacağını bile bile küçük oyunlarınla kendi kendini kandırmaya çalışacak mısın? Hırçınlıkların yarayacak mı işe peki ????

Hepsi yalan.. Olmayacak işte..Zaman hızla akıp gitmeyecek ya da sayılı günler çabucak geçip gitmeyecek hiç bir şekilde... Sen ne kadar hazırlasan da kendini onun gidişine ya da hazırladığını sansan bile bütün çabaların emeklerin boşa gidecek....

Yüreğin en ufak parçasına kadar ayrılmışken,taş değil çakıl değil kum olmuşken tek bir cümle dökülecek dudaklarından hıçkırıklarla birlikte.....

BU KADAR ERKENDEN BENİ BIRAKIP NEREYE ?????



not : bu yazı Öykü Atölyesi 'nin fotoğrafın dili isimli çalışması için yazılmıştır.

21 Ekim 2008 Salı

KARMAŞIK...


Meğer ne çabuk özlermişim ben seni de bilmezmişim….
Yokluğunun akşamlarında acı olurmuş uykunun tadı…
Yılın en sevdiğim mevsimi bile şaşırırmış içimdeki hüzne….

Ne çabuk büyüdük biz böyle…Ve ne çabuk geçti aradan bunca zaman…Hep dersin ya sen bana,çocuksun sen daha büyütmem lazım diye seni…Bazen hep çocuk gibi kalabilsem diyorum…Senin nazlı sevgilin olsam….

Sen yoksun ya yanımda; şimdinin de güncelliği yitip gidiyor böyle anlarda…Varlığının eksik olduğu zamanlarda zaman duruyor sanki ve öylece asılı kalıyor yüreğimdekiler havada….

Ve senin nefesini hissetmediğim zaman yanımda boğuluyorum….

Sensiz bir hayatın nasıl olabileceğine dair fikirler üretmeye çalışıyorum kafamdan ama başaramıyorum….

Sanki seni tanıdığımda doğmuşum öncesi hiç yokmuş gibi bir hisse kapılıyorum zaman zaman…Ve senin gelişinle anlam kazandığımı,taşların yerlerine oturduğunu hissediyorum….

Biliyorsun…





Sönsün tüm ışıklar şehir boyansın geceye...
Zaman gitme vaktidir...
Gecenin içinde bir kara tren gelir; seni alıp götürür.....
Zamansız akşamlar niye geldiniz....

Gündüzlerim nerde neden gittiniz....
Efkarlıyım bu gece gelmeyin üstüme.....


Bugünlerde farklı bir boyuta geçtim sanırım.... Ruhum yine şuursuz bir şekilde salınıp duruyor havada sanki.... Hayatımdaki bütün olaylara yukardan bakıyor gibiyim... Sanki ölmüşüm ruhum bedenimi terketmiş ve doktorlar beni tekrar hayata döndürene kadar havada asılıp kendime uzaktan bakacakmışım gibi... Çok garip bir his bu doğrusu....

Uzun mesafeleri göze alabilmek,yeni kararlar almaya çalışmak,neyin doğru olacağından emin olamamak...
Gideceğin günü düşünüyorum sürekli olarak... O kadar az kaldı ki...Hani derler ya sayılı günler çabuk geçer diye...

Otobüsün ardından elimi sallayışımı; gözlerimden önce bir kaç damla olarak akacak ve ardından sel olacak olan o yaşları....

Nefesimin boğazımda düğümlenişini ve yutkunamayacak oluşumu....

Nereden biliyorsun bunu dersen o trene seni her bindirip gönderişimde böyle olurdum ben derim....

Şimdilerde yine küçük, savunmasız kıvırcık saçlı minik kız koşuşup duruyor ortalarda... O kadar kötü bir şey ki önünde neler olacağını görememek... Gideceğin yeri bilememek,düşünmek istememek.... Ya da dönmeme ihtimalinin oluşu ( ki bunu aklımın ucundan bile geçirmekten korkuyorum )... Ya da döndüğünde sen hala aynı sen olmazsan...

O zaman kim diyecek bana bir hafta uzakta kalıp da eve döndüğümde akşam insanın karısının eve gelmesi ne güzel bir duyguymuş diye... Ya da ben kimin hayatına renk katacağım sadece evde uyuyarak bile....

Bilmiyorum... O kadar zor sorular ki bunlar asla veremem cevaplarını... Tek yapabileceğim şey sanırım geleceğimizin umduğumuz gibi olabilmesi için dua edebilmek... Allah'tan senin hep iyi olmanı dilemekten ve bunun için dua etmekten başka ne gelir elimden bilmiyorum ki....

İyi olsun herkes... tüm sevdiklerim, dostlarım ve arkadaşlarım.... Hayatıma dahil olan , yakınımda ya da uzağımda duran herkes iyi olsun ki ben de mutlu olayım....

İyi ki varsın hayatımda... VE iyi ki varsınız hayatımda.... Bütün bunlar yalnızca bir bütün olarak var olduğunda anlamlı çünkü.....Eminim her biri diğeri olmadan eksik kalırdı....

Öyle bişey ki bu kolay anlatamam...




15 Ekim 2008 Çarşamba

Tren Yalnızlığı

Yalnızlık...
Ve senden bu kadar uzakta olmak...
Trenin tekerleklerinin her dönüşüyle birlikte senden biraz daha uzaklaşmak...

Kalemimin ucunu açıyor araya giren mesafeler;daha çok dönüp bakıyorum ardıma...
Böylesi özlemleri en son ne zaman çektiğimizi düşünüyorum ve belki de iyi oluyor bizim için bu küçük ayrılıklar diyorum...

Hüküm yazdın ya bana hiç acımadan...Şimdi ellerim kelepçeli,tutuk soluksuz gibiyim...
Kokunu doldurabilsem bir şişeye ve gittiğim her yere yanımda götürebilsem onu da..Belki böylece bu kadar zor olmaz boş yastığa sarılıp yatmak...

Şimdilerde kısa bu ayrılıklar,ayrılığın büyüğüne sıra geldiğinde ne olacak peki.? Biliyorum şimdikinden çok daha fazla acıyacak canım..Senin olduğum günden bu yana sensiz kalmayı hiç düşünmemişken şimdi bu fikre alışmaya çalışırken yakalıyorum kendimi. Birşey itiraf edeyim mi; sevmedim ben bu duyguyu hem de hiç...
Senin de dediğin gibi geçecek bu ayrılıklar biliyorum ama olmuyor yine de işte....

Geçen gün sen balkonda rafları keserken şöyle bir baktım da sana 3 koca yıl öyle hızlı geçmiş ki anlamamışız bile....Sanki yalnızca 6 aydır hayatımdasın...

Zaman çok çabuk yürüyüp gidiyor...Ve artık hissettiğim bağımızı iyice güçlendirecek başka birşeye ihtiyacımız olduğu..Aşkımızla yoğrulan,üstün birşey... İkimizin birbirimize duyduğu sevdanın toplamı kadar büyük bişey....Ama bir o kadar da küçük....

Zaman zaman buna gerçekten hazır olduğumu düşünsem de bazen öyle çok korkuyorum ki... O zaman geldiğinde seni yine şimdiki kadar özgürce sevebilecek miyim? Sana sinirlendiğimde yine tepkilerimi böyle deli kız tadında verebilecek miyim ? Yoksa susacak mıyım? O yanlış anlamasın aramızda kötü şeyler olduğunu sanmasın diye kabuğuma mı çekilmek zorunda kalacağım. En çok korktuğum ise o geldiğinde belki ben büyümek zorunda kalacağım ve senin nazlı bebeğin o olacak artık...

Büyümek istemiyorum,yaşlanmak da istemiyorum..Belki bir gençlik iksiri içip hep böyle kalmayı diliyorum...Aramızdaki bağdan hiçbirşey kaybetmeden herşeyi sürekli başa sararak bu aşkı iilk günki tazeliği ile yeniden yaşamak istiyorum. Sence çok şey mi istiyorum?

Peki ya sen? Sen neler hissediyorsun şu anda.... Beni bırakıp gidecek olmak nasıl hisler uyandırıyor yüreğinde? Peki sen hazır mısın yeni bir heyecana? Göze alabiliyor musun sevgini bölmeyi ya da hiç korkmuyor musun benim kalbimin bölünmesinden.._?

Biliyorum hiçbirşey kurguladığım gibi olmayacak. Yani bölünmeyecek sevgimiz,sevdamız...Zamanı geldiğinde sevdamızın korundan yeni, kocaman bir ateş yakacağız biz onun için...

Herşey çok güzel olacak..Sadece sağ salim atlatıp bu zamanları kavuşmamız gerek hepsi bu...
2010 bize uğur getirecek biliyorsun değil mi????

7 Ekim 2008 Salı

Şşşştt Bak Hele :)




Evet yurda geri döndüm....



Hatta geri dönmekle kalmayıp hemen akşamında tekrar yollara düştüm....





Yoğun bir bayram tatili bitti ve sonunda evime geldim....


Aslında çok şey var anlatacak...


Ama öncelikle evimi hale yola koyup kendimi bie düzene sokmam lazım...
Artık zamansızlıktan şikayet eden insanları daha iyi anlıyorum..
Hayat bu aralar o kadar hızla akıp gidiyo ki; tutabilene aşkolsun :) :) :)