25 Mart 2009 Çarşamba

Bir İki Satır Şimdiye Dair...

Biliyorum bıktınız artık benden ama 50 küsür gün daha sıkıverin dişinizi beni seviyorsanız.
İçimdeki özlemek duygusuna engel olamıyorum.Onsuz olmaya katlanamıyorum ve kel alaka satırların arasından bile sızıveriyor zaman zaman hasret sözcükleri...

Biraz önce Sezenim canım serçemin şu altta sözleri yazan şarkısı çıktı radyoda...Paylaşmadan edemedim...O kadar anlatıyor ki içimdekileri...


Nolur sormasınlar bana.
Nolur söyletmesinler derdimi.
Saklarım ben onu kendime.
Yerim kendi kendimi.

Akıyorsa yaşlar gözümden,
Dinmiyorsa bir türlü gece gündüz,
Karardıysa bütün dünya,
Vardır elbet bir sebebi…

Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı,
Bitsin artık bu hasret bulaşalım gayrı…

Benim bütün derdim özlem.
Biliyorum kavuşur böyle seven.
Biz bir elmanın iki yarısıyız,
O en çok sevdigim ve ben.
Akıyorsa yaşlar gözümden,
Dinmiyorsa bir türlü gece gündüz,
Karardıysa bütün dünya,
Vardır elbet bir sebebi…
Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı,
Bitsin artık bu hasret bulaşalım gayrı…


Bu günler neden bana bir türlü geçmek bilmiyor.Neden içimdeki acı soğuyacağına daha çok yakıyor beni...Biliyo musunuz sadece buraya size yansıtabiliyorum içimdekileri.Çevremdeki başka insanlarla paylaşamıyorum.Dışarıdan bakanlar göremiyor içeriyi...siyah filmlerle kaplamış gibiyim...Normalde paylaştığımdan daha az paylaşıyorum yüreğimi ama sanki bir yandan da kendi içimde çoğalıyorum.Kendime sakladığım,gizlediğim duygular hoşuma gidiyor sanki.Hasretimi,hüznümü,sinirimi,isyanımı,mutluluğumu,dalgalanıp durulmalarımı kendime saklıyorum...Kapalı bir kutu gibi...

Sanki burada sürekli birşeyler paylaştığım siz sevgili arkadaşlarım benim iç seslerim gibisiniz...Belki garip gelecek ama öyle hissediyorum.O kadar yakın,o kadar ayırmıyorum yani kendimden...O yüzden kapalı kutunun içindekileri en iyi bilen sizlersiniz şu sıralar...

Günlüğüm burası bir nevi;ama cevap veren bir günlük..Beni anlayan ...
Bu beni mutlu ediyor...Gerçekten...

24 Mart 2009 Salı

Geleneksel Bahar Yorgunluğu

Bugün inanılmaz bir bıkkınlık var içimde...Feci şekilde yorgun hissediyorum kendimi..Resmen dayak yemiş gibiyim.Sırtım,boynum,omzum resmen sızlıyor...Canım hiçbirşey yapmak istemiyor... Ayrıca nefret ettim bu havalardan da bir güneşli bir yağmurlu...

Ayrıca bugün şirkettekilerden görünüşümle ilgili değişik yorumlar aldım.Biri gözlerin şişmiş der,biri canın mı sıkkın diye sorar,birisi solaryuma mı girdin diye sordu.(Yuh dedim içimden hayatta işim olmaz ki zaten güneşe bile alerjim var benim;arkadaş beni kararmış gördü galiba :) )
Öğlen yemekten dönerken de apartmanın aynasında baktım da hakikaten gözlerimin altı şiş ve mosmor...

Sanırım geleneksel bahar yorgunluklarım başladı.Eyvah ki eyvah ! Şimdi havalar düzene girene kadar bekle dur işin yoksa.Sürekli uykulu gez kafanı taşıyama...OFFFFFFFFFFFF!!!!!!!!!1
Çığlık atasım var..Sıkıldım herşeyden ben sadece uyumak istiyorum.Sürekli uyumak isteğimi nasıl aşarm bu bahar yorgunluğunu aşmak için ne yapmak gerekir bilen var mı?

Ben uyuyup uyanayım..Bi an önce zaman geçsin ve gelsin sevgilim...

OFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFF OOOOOOOOOOOOOOFFFFFFFF

23 Mart 2009 Pazartesi

2 Yılı Bitirirken...

23.Mart.2007 Cuma günü bu saatlerde kuaförde büyük bir heyecan içinde saçlarımı yaptırıyordum. Gelinliğim ayakkabılarım herşeyim hazırdı.Havanın durumuna bakıp bakıp üzülüyordum tıpkı bugünkü gibi yağmurlu diye.Gelinliğim batacak çamur olacak,saçlarım bozulacak diyeydi bütün korkum...Ya da birşeyler ters gidecek de kavuşamayacağız diye ödüm kopuyordu...

Hiçbiri olmadı...Herşey yolunda gitti..Senin dudağındaki uçuk haricinde :) Onu da bir şekilde kapattık zaten resimlerde bile belli olmadı...VE akşam saat 21:30 da evet dedik bir ömür boyu birbirimizin elini hiç bırakmamak için...Gözlerimizin içi gülerek... İlk dansımızı ederken öyle bir bakmışız ki gözlerimizin içine;herkes anı defterimize hatıra birkaç satır bırakırken buna değinmeden geçememiş...

Şimdi ben de aynı şeyi dileyeceğim...Umut ederim ki bana bakarken gözlerinde gördüğüm ifade bir ömür boyu değişmez...Çünkü benimki değişmeyecek...

Nice yıllara sevgilim...Aşkla,sevgiyle,huzurla,sadakatle,mutlulukla ve yüreğimizdeki hiç sönmeyen korla...

19 Mart 2009 Perşembe

Bahar Dilekleri







Hava yine bozdu deli gibi yağmura çevirdi dün akşamdan beri.... Dün öğlen yemek yerken günlük güneşlikti her taraf bugün ise şemsiyem uçuyordu...



Her ne kadar bu senenin moda rengi gri olsa da gökyüzü uymasın bu modaya bence.Zaten moda kendine yakışanı seçmekse eğer;gökyüzü hep mavi giyinsin bir de sarı ışıl ışıl bir kolye taksın boynuna adı güneş olan...:) Olmaz mı?
Arada hafif hafif eteğini estirsin ama hoyrat davranmasın üzmesin bizi...Kuş cıvıltıları da serpiştirilsin araya,sabahları ananemin muhabbet kuşunun cırıltısına razıyım sevinsin garipler...Yeşillensin tüm heryer,rengarenk sümbüller,laleler güneşi görüp daha bir hızlı serpilsin ve doğa bütün güzelliği ile yenilensin...
Bu şehre gri yakışmıyor,bahar gelsin artık içim açılsın,sevgilim dönsün baharın ortasında...
Lütfen Allah'ım söz bak bu sene başka büyük şey istemeyeceğim.İsteklerimi önümüzdeki yıla saklayacağım.O bir gelsin sağ salim yeter :) He bir de o gelene kadar kalan şu 6 kiloyu vermem konusundaki azmimi kamçılarsan ekstradan bonus mutluluk kazanmış olurum :) Önümüzdeki yıldan itibaren de bir bebek,bir ev ve bir araba girebilir sıraya,ama tabi ki vermek sana kalmış.Biz isteyelim çabalayalım sen de yardım edersin elbet di mi? Yani öyle olur inşallah.Zaten bu dilekleri de bizi sevdiğini varsayarak yapıyorum.

Dip Not 1: Üstte renkli yerde Secret yapıyorum.O olaydan çıkardığım sonuç iyi şeyleri dilemek,keza kendisi bizde dua demek aslında.Bunlar böyle sır bulmuş gibi seviniyor ama olayın özü budur yani :) Yürekten dilemek... :) BEn de dua ediyorum işte :)
Dip Not 2 : Fotoğraflar bizzat kuzenimin çalışmalarıdır.Her türlü hakkı saklıdır ona göre :)

17 Mart 2009 Salı

Affetmek Arınmaktır....

Ayrılalım artık...Seni çok seviyorum ama olmuyor...Yürümüyor bu ilişki artık yıpratıyoruz birbirimizi...

- Sevdiğin halde nasıl ayrılalım dersin....O halde bişeyler yapmalıyız aramızdaki aşkı kurtarmak için...

-Yapamam.... Olmuyor işte....

-Keşke benim kadar yürekli olsaydın....Keşke benim seni sevdiğim kadar sevebilseydin beni.... Neden mücadele etmiyorsun neden...Belki de yalan söylüyorsun;artık hiç sevmiyorsun beni,bu da bahanen...

- Hayır..Sana deliler gibi aşığım ama sonu yok bunun işte....

Gözlerinden süzülen yaşlara hakim olamadı Handan.... ''Peki'' dedi...''Kararlısın sen bitmiş....''

'' Handan hadi uyuyalım yarın yola çıkacaksın dönmek için...''

Bütün gece yatağında hıçkırdı genç kadın...Nedendi bu vazgeçiş bilemedi...İçi yandı;içtiği bardaklar dolusu su bile geçiremedi bu yangını...Güneşin ilk ışıklarına dek uyku girmedi gözüne ve uyumadan kalktı yatağından....

Portakal zamanıydı...Çiftlik evinin bahçesine indi ve sepeti alıp ağaçların arasına daldı... O mis kokulu portakalları toplarken;işte dedi aşkımın diyeti bu bir sepet dolusu portakal.....

Sonra genç adam arabasıyla onu evine bıraktı...Birbirlerinin yüzüne hiç bakmadılar yol boyunca...Söyleyecek tek bir kelimesi bile yoktu kızın....Sessizlik hiç bu kadar acı verici olmuş muydu? Ya da onun sessizliği miydi böylesine yürek yakan... Konuşmak istiyordu aslında; ona bağırıp çağırmak kızmak hakaret etmek ama yok yapamıyordu....Bugüne dek söyleyemediği her cümle gibi bunu da içine gömüp gidecekti...İşin komik yanı biriktirdiklerini de birgün söylemek için bekletmişti hep..Ama artık bütün herşeyi denize dökebilirdi...

Bunu düşünürken aklına çocukken kumsalda oyun bitince bütün oyun kumlarını denizin kıyısına döküşü geldi...Biriktirdiklerini kum gibi denize döktüğünü hayal etti....

Evin önüne geldiler;arabadan indi...Son bir kez baktı gözlerinin içine....Dolu dolu mu olmuştu onun da gözleri ne....Yukarı çıktı...Pencereyi açtı...

Hala aşağıdaydı...Yukarı çıkmasını beklemişti demek...Arabanın motorunu çalıştırdı..Sanki motoru çalıştırmadan önce de derin bir nefes aldı güç toplayabilmek adına..Ya da öyle düşünmek istedi genç kadın....

Arabanın ön camı açıldı..Heyecanlandı kuş gibi çırpan yüreği..Çünkü o esnada içinden yalvarıyordu..

Gitme;lütfen gitme biliyorum gidersen bir daha asla göremeyeceğim seni....


Kafasını çıkardı arabanın camından...Son bir elveda bakışı atıldı...Sondu artık bitmişti.... Bugüne kadar bir kez bile kavga etmemişlerdi...Onun için biliyordu bittiğini... Keşke kavga etmeyi becerebilseydik keşke konuşmayı başarsaydık....

O'nu hayatta en iyi tanıyan kişinin kendisi olduğunu çok iyi biliyordu... Hatta bunu yıllar sonra O'nun annesi de söyleyecekti..

''Kızım sen oğlumuzu bizden daha iyi tanımışsın...Biz senin kadar çözemedik onu ne yazık ki...
Af diler gibi konuşmuştu kadın....Sebep oldukları herşey için....

Affedebilecek miydi peki? Belki bir gün... Ama yakın ama uzak...Şimdi öylesine kırık döküktü ki içi;hiç bilmiyordu... Belki bir gün yeniden başlamayı başarırsa onu da affedebilirdi....

....

Bir gün onun çok hasta olduğu haberini aldı...Son bir kez görmek istiyordu...Vedalaşmayı diliyordu....

Hastane odasının kapısından girerken; ayrıldıkları günü pencerenin kenarında arabanın uzaklaşmasını izlerken kendine verdiği sözü hatırladı...

''Bir daha asla senin şehrine ayak basmayacağım....Seni hiç affetmeyeceğim;asla....''

Şimdi çok uzun yıllar sonra sırf bu adamı affedebilmek adına kendine verdiği sözü çiğnemiş ve gelmeyeceğine yemin ettiği bu şehre ayak basmıştı..Aradan geçen onca yıla rağmen o aynı acıyı hissediyordu içinde....

Yatağın başucuna yaklaştı...Solunum cihazına bağlı adam gözlerini açtı...Yavaşça başını çevirdi....

-Geldin demek...

-Evet....

-Gelmezsin sanıyordum halbuki...




*****************************************************************
Affetmek....Bu kelime hep içimi acıtır....

Her duyduğumda yaptıkları onca hataya rağmen affettiğim insanları düşünürüm...

Sonra bana yaptıklarının ruhumda bıraktığı izleri....

Gerçekten hakettiler mi acaba benim bağışlamamı?

Bazen affedilmemesi gereken şeyleri bile affederim... Bunu yapmadığım zaman sanki o insanların ruhu sıkılır da etrafımda dolanır gibi gelir bana...

Sırf ruhumu arındırmak onların karanlık hayallerini yok etmek adına yaparım bunu...

Affetmek;biriktirdiğin bütün kötü hatıraları bir şarap şişesine koyup denize atmak gibidir... Bir gün biri bulur ve okur ya da denizlerin dibine batıp gider geçmiteki yerini alır....

Herkes hata yapabilir...İstemeyerek ve genelde hata olduğunu bile bilmeden..
Ve nedense kendi doğrularımızda ilerlerken zaman zaman başkalarında affedilmesi zor izler bırakırız..
Bazen bir başkasının doğrusu diğerinin kabuk tutmayan yarası olur....

Ben bugüne dek beni üzen herkesi affettim ve azad ettim yüreğimin kafesinden...
Bendeki izleri sadece insan oldukları için bıraktığıklarına inandığımdan...
Bilmeden yaptıklarına inandığımdan....
Sanırım bundan sonra da değişmeyecek bende bu...Hep böyle davranacağım,kin tutmanın ağırlığını yüreğimde taşıyamam çünkü....


NOT: Bu yazıyı 2008 nisan ayında yani neredeyse bir sene önce Öykü Atölyesi için yazmıştım ama sonra Affetmek için başka bir yazı yazdığımdan bunu yayınlamamıştım.Taslakları incelerken farkettim.Buyrun okuyun...

Ce diyip kaçıyorum.

Yazmıyorum diye kızdığınızı biliyorum...Ama yazacağım.Söz bak en kısa zamanda hatta belki de bu akşam...Eskisi gibi yazamıyorum işyerindeki gibi,bi kere işler yoğun işim olmasa bile bu klavye çok tıkırdıyor.Utanıyorum valla ne bilsinler benim bloga yazdığımı belki msn de falan yazışıyorum sanırlar.Yanlış anlaşılmak istemiyorum şahsen....Özetle yazacağım işte,inşallah da bu akşam....

Merak edenler için dip not:Şafak 59 muş beyimiz öyle diyor....Ama ben hesaplıyorum dediği tarihte evde olmasına 61 gün var daha...Birimiz yanılıyoruz ya da bu hesaplar başka türlü yapılıyor bilemiyorum artık.Gelsin de sağ salim isterse 61 gün sonra gelsin...

10 Mart 2009 Salı

İç Sıkıntısı

ASlında size haftasonumu yazacaktım.Zarifem ile buluşmamızı,Gonca ile tanışmalarını ortaokuldan beri gittiğim mosquito kafeye onları götürüşümü...

Ama keyfim yok bugün.Dün saat 15:00 'den beri konuşamadım kobacanımla.Huzursuzum,sesini duyana kadar da huzur bulamam sanırım... :(


****************************
ŞU AN SAAT 13:17 AZ ÖNCE ARADI CANIMIN İÇİ KONUŞTUK..HATLAR KESİLMİŞ DÜNDEN BERİ YENİ GELMİŞ DAHA...ÖYLE DERİN BİR OH ÇEKTİM Kİ...ÇOK ŞÜKÜR... :)

8 Mart 2009 Pazar

suskun...

Su gibi akan zamanın yanında damlattığın 3 damla gözyaşıdır avucunda kalan...

Gün gelir herşey biter.Hasret,gurbet,acı,hüzün...Sessiz bir bahar akşamüstü dalgaların üzerinde çığlık atan martıların sesi ve bir de vapur düdüğü kazınır hafızana...Yağmur yağsa,sonra ansızın güneş açsa,gökkuşağı çıksa ve martılar çığlık çığlığa şarkılarını söylese gökyüzünde kanat çırparken...

Yalnızlığın içinde mutlu olmaya çalışmak;sanki hiçbirşeyi tek başına yaşamıyormuşsun gibi.... Dışarıdaki parka dalıp gitmek ve gözlerini alamamak pencerenin çok ötesindeki o uzaklardan...

Susmak...Dilini susturmak ama asla yüreğinin en dibinden gelen haykırışını duymazlıktan gelememek...
Kendi yaşadığın şehirde gurbeti tatmak ve acı bulmak...
Hüzünle harmanlanmak ve ardından beklenen onlarca geceye susabilmek sadece...

Ben bu hasretin tadını oldum olası hiç sevmedim zaten...

1 Mart 2009 Pazar

AH SU GOOGLE YOK MU?

Valla bu sefer biraz olayı abarttığımın farkındayım yine araya bir sürü zaman sokmuşum hatta sevgili Belgin sitem etmiş okuyucu baskısı yapmış :) Haklısınız ne deseniz yeridir ama dün yani Cumartesi günü PLC kursumun son günüydü ve sınav vardı.Çalıştığımdan değil de sınav stresinden birşey yazamadım buraya.Sonucu sorarsanız 82 alarak verdim sınavı vatana millete hayırlı olsun :P İş gayet güzel gidiyor alıştım ortam güzel yaptığımız işler keyifli..Umarım hep böyle devam eder gider :)



Gelelim Google aramalarına.Sayacımdan baktığımda Googledan benim sayfaya yönlendirilen aramalara baktıkça çok gülüyorum ve sizlerle de paylaşmak istedim.



Öncelikle sürekli olarak Aman Adanalı Canım Adanalı ben sana yandım güzel delikanlı diye arata arata bir hal olan okuyuculara seslenmek istiyorum.Zira ödül falan vermem lazım çünkü sayelerinde google da bu şekilde aratınca yani türevleri de olabilir esasında aman adanalı canım adanalı falan yazınca da bana düşüyorlar; google da bu şekilde aratınca 3. sırada çıkıyor sayfam yuh dedim.Yani Kemo için bir kez yazdığım böyle bir ifadeden 3. sıralara çıkmışım.Pes diyorum :)



İlk cemre ne zaman düşer ? : Anacım o cemre düşeli oldu bayağı şimdi tam zamanını kestiremiyorum ama düştü.Hatta yakınlarda da toprağa düşecek.



yakı ne işe yarar? : valla bir çok işlevi falan var ama bi yerlerin ağrıdığında belin mesela yapıştırıyosun burayı hafiften ısıran bi yakma etkisi ile bayağı bir iyi geliyor.



Burak Hakkı ve teyzeleri kuzenleri : Evet çok merak ediyorsan Burak Hakkı benim kuzenim olur.Annemler 3 kız kardeştir.Burak Abimin annesi olan Gülsen teyzem de en büyükleridir.Kuzenimin ünlü olmasını yakışıklı olmasını ve aranan kişi olmasını anlıyorum ama bizler teyzeleri ve kuzenleri olarak ünsüzüz.Bizi neden arattığını çok merak ettim sevgili okuyucum?Niyetin nedir bir deyiver hele.



Sevgililer günü de neymiş? : Bak bu konuda sana katılıyorum aslında ama.Kısaca özetliyim.Sevgililer günü bütün çiftler dışarda bıcık bıcık olduğu zamanda sevgilileri olmayanların ya da uzakta olanların (Bkz. Şekil A-1 Tubikko) onlara bakıp bakıp burun çektiği bir gündür.Çok önemsemem ama hatırlanırsa da hoşuma gider.



Kar yağıyor bu gece : Valla ne güzel.Biz daha burada karın k sini göremedik şahsen.Sizin olayınız nedir çözemedim nispet mi yapıyorsunuz?



Tubik nedir? Var ya buna çok koptum.Kardeşim Tubik nedir yerine Tubik kimdir diye yazarsan daha verimli sonuçlar bulursun.Ama ben sana yardımcı olayım.Tubik genelde Tuğba ismini kullananlar için kullanılan bir kısaltmadır.Bir de Tubikko vardır ama o bana özel birşey.Benim lakabım.İlk ben buldum sahipleneni yakarım.



ModacıLarın romantizm ve aşk ile ilgili hikaye panosu : Bu iş beni aşar Cumhur abi ...



REsmini sokakta panoda göster : Oldu canım başka bir arzun var mı? Boy mu olsun portre mi?



Nasılız bugün ? : İyiyiz valla sizi sormalı...Çoluk çocuk da iyi mi bari?



Ortopedik yastık ne işe yarar? : Şimdi ne amaçla kullanacağına bağlı.Mesela benim boynumda kronik bir sorun oluştu üniversitedeyken o yüzden ortopedik yastıktan başka yastık kullanırsam 10 gün kas gevşetici iğnelerle delik deşik ediliyorum.Belin ağrıyorsa bel için olanı da var ve hakikaten de işe yarar birşey kendisi.



Polonyaca biliyorum eleman arayanlar :Valla elemana ihtiyacım yok açıkçası. Benim bir eleman var zaten paçoz ilhami sağolsun yetiyor bana fazlasıyla :)



Mangaldaş kül anlamı nedir? : Hönk diyorum...Bu ne yAAA bulduysan bana da aktar kardeş valla feci şekilde anlamlandıramadım bunu..



Kağıt israfı için yapılması gerekenler : Bu kişiyi takdir ettim gerçekten.Yani aferin demek ki düzgün işler yapmak isteyenler de düşebiliyorlar buraya. Belediye ile konuşun.İşyerinizdeki atık kağıtları biriktirmeniz için size böyle kutular veriyorlar.Onları biriktiriyorsunuz.Sonra onlar belirli aralıklarla onları gelip alıyor ve geridönüşüme katkı sağlıyorlar.Bu sayede en azından bir kaç ağacın hayatını kurtarıyorsunuz.



Kemo ve Sema hikayesi : Neeeeee..nasıl yani yanlış arattın o tubikko ve kemo hikayesi olacaktı sen şaşırdın galiba kaybol gözüm görmesin.



Zıpçıktı : Buyrun benim :D :D :D



Kendime mektup yazmak istiyorum : Şimdi güzel tabi kendine mektup yazmak ama bu konuda ben sana yardımcı olamam.Alacaksın eline kağıdı kalemi aklından geçenleri yazacaksın.Kapiş?

Kitap yazılırken geçtiği aşamalar : Hımmm..Zor bir konu.Sanırım yazarlığa soyundun ama inan bu konuda herhangi bir girişimim olmadı henüz.Olsaydı seve seve yardımcı olurdum ama yok işte :)

Sevgilinin askere mektubu : Ben kendi askerime mektup yazarım.Seni bilemem orjinal ol derim ama.İlla bir mektup gerekiyorsa otur kendi içinden geçenleri yaz.Milletin yazdıklarını çalıp göndersen kaç yazar? ;)

Zaranın türküleri aman adanalı canım adanalı: Ay bu türküden fenalık geldi bana yetti gari. Ama bildiğim kadarıyla Zara bu türküyü hiç söylemedi.Söylediyse de benim haberim olmadı.

Asker olacak kocama mektup : Bu kesin sevgilinin askere mektubu şeklinde arama yapan ya da onu bir türevi.Bacım kocana kendi mektubunu kendin yaz elleşme benim yazılarıma kötü olacak bak

Askere özlem dolu mektup : Al bir hazırcı daha...Yahu yeter yaa yeter öfffff......

Sevgililer gününe özel askerime mektup : Al birini vur ötekine bir bedavacı daha....

Askere sevgili mektubu : Sinir katsayımı yükseltmeyin !!!

Adanalının kişilerinin isimleri : Hımmm..Dizideki isimleri mi söylüyorsun yoksa gerçek adlarını mı? Kendi web sitesine baksan ?? ;)

film tavsiye ediyorum : Hangisini ediyosun kime ediyosun ????

hiçbir zaman herşeyi takma kafanı : şimdi öncelikle söylemeden edemeyeceğim cümlen düşük olmuş. Ama eyvallah kardeşim ben de takmamaya gayret ediyorum zaten :P

istediğimi başarabilir miyim? : valla istemek başarmanın yarısı esasında ama biraz da ne istediğine bağlı.mesela an.gel.ina jol.ie ile evlenmek istiyorsan boşuna uğraşma çünkü sahibi var :D

elimiz olmasaydı ne yapardık : Anladığım kadarıyla senin canın feci şekilde sıkılmışşşş.....Yani google da böyle birşey arattıysan off diyorum yazık sana yaaa....

Zarife beşiktaş : Sevgili Zilsiz Zarife'm sanırım birisi seni ararken benim sayfaya düşmüş gizli bir hayranın mı var ne dersin :)

gül de ağlaman geçsin : ahhh ahhh sağolasın ne kadar düşünceli insanlar var ya :)

yavaşmışım : hehehehe hızlan o zaman bundan bize ne di mi ama?

tatlım tubisim: sanırım sen başka birini arıyosun ama tubisini de böyle arıyorsan google da vah senin haline :)

ay dönümü yazıları : her zaman yazarak anlatmak zorunda değilsiniz hislerinizi.Bir kere öyle olsa da kendi kaleminden olmalı.Başka yerden alınıp da kendi yazdığın gibi sunduğun hiçbirşeyin anlamı yok bir kere...Orjinal olun lütfen orjinal olunnnn....

İşte böyle googledan buraya düşenler...

En kısa zamanda görüşmek dileğiyle hoş kalın hoşçakalın...
Şimdiden herkese iyi bir hafta diliyorum :)