26 Ağustos 2009 Çarşamba

Hayal


İçin öyle sıkılır kimse bilmez neyin var sen bile

Olup bitenleri seyredersin öylece

Yalnızsındır kalabalıklar içinde kim daha iyi bilir ki

Bir ses vardır çözer herşeyi yasaktır duyamazsın

Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda

Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur

Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında

Boğazında yıllanır bir düğüm

UMRUNDA MI ZAMANIN SENİN KÜSKÜNLÜĞÜN...

..........................


Bugünlerde bu şarkının sözleri gibiyim aynı.Sıkıntılı,kalabalıklar içinde yalnız,küskün...

Herşeye ve herkese dargın..Kaçıp gitmek istiyorum herkesten yanımda bir tek kişi olsun.O da kendini biliyor ya zaten.

Hayalim şu bu sıralar: Ege'de bir sahil kasabasında yaşamak,küçük bir lokanta işletmek deniz kıyısında Ege yeşillikleri ile tadından yenmez zeytinyağlılar,mezeler yapmak,denizden teknemizle tuttuğumuz taptaze balıkları servis etmek insanlara. Ve bizim mekandan ayrılırlarken yüzlerindeki memnuniyet ifadelerini görerek yaptığım işin keyfinin ikiye katlanması.


Herşeyi toparlayıp lokantayı kapamadan önce sevgiliyle karşılıklı birer yorgunluk kahvesi içmek ve sonra el ele bahçeli,yeşillikler arasındaki evimizin yolunu tutmak... Bütün bunları yaparken üzerimde uzun askılı uçuşan bir elbise olsun,ayaklarımda sandaletlerim ve saçlarım şimdikinden biraz daha uzun belime gelsin ve uçuşsun rüzgarda. Üçüncü çocuğumuza hamile olayım hatta, ilk ikisi zaten ikiz doğmuş olsun bir kız bir erkek... Öyle mutlu olalım ki biz gören herkes gıpta ile bakıyor olsun basit ama güzel hayatımıza.Ama gözleri kalmasın,onlar da mutlu olabilsinler en az bizim kadar. Zaten herkes mutlu olsun isterim ben.


O kadar sıkıldım ki bu şehre ve bu şehirde yaşayan insanlara dair herşeyden; kaçıp gitmek istiyorum bu sıralar... O sakin hayalini kurduğum kıyı kasabasına.VE bu hayal o kadar güçlü ki bu sıralar, sanki o kuvveti bulabilsem kendimde o cesareti edinebilsem bir yerlerden bugün kalkıp gideceğim hayalimin içine. Ama şimdi öyle arzulanan ama o kadar uzak bir hayal ki bu benim için...


Ama belki bir beş sene sonra,neden olmasın ki... Hayattaki tek amacımız sürekli çalışmak ve para biriktirmek işle ev arasında mekik dokumak olmak zorunda değil ki belki de... BElki de hayalimdeki gibi bir yaşam bizim için en ideal olanı...

Belki de mühendis olarak mezun olmayacağım ben bu hayattan; belki de o şirin kıyı kasabasına emekliliği beklemeden yerleşeceğim kimbilebilir ki...Bunu ben bile bilemezken kim bilebilir.
Resim buradan alınmıştır.