
'' İlk kez o gündü bir daha konuşmamak üzere susuşun... Onu iki kolundan tutup götürürlerken sana dönüp baktı. Okyanuslar taştı sanki onun deli mavi gözlerinden insan görünümlü kelepçelerden kurtulmak istercesine sana dönmeye çalışırken...
Saniyeler içinde binlerce cümle kurdu sana.Yıllar içinde yavaş yavaş anlatılmayı bekleyen tüm herşey bir anda dökülüverdi...
Çok sevdim seni..
Hep seveceğim...
İki çocuğumuz olsun biri kız biri erkek..Hem sonra....
Evimizin perdeleri sarı....
Küçük de olsa seninle olsun yeter....
Her yere gelirim seninle...
'' NE OLUR BEKLE BENİ ! Bir gün mutlaka geleceğim !!! '' diye bağırdı kocaman tellerle örülü kapının ardında kaybolmadan hemen önce.
Ve sen sustun.... 29 yıldır işlemediği bir suç yüzünden hapis yatan sevgilini hiç görmeden, sesini duyamadan,sadece gönderdiği bavullar dolusu mektuplarla avunmaya çalışarak sustun....
Şimdi onca yıl geçmişken aradan ve sen onu son kez gördüğün bu hapishane kapısında çıkışını beklerken, yılların yüklediği acılarla bitkin düşmüş bedenin nasıl da heyecanla titriyor.Ellerine bakıyorsun; lekelenmiş kırışmış. Çantandan çıkardığın küçük aynanda görüyorsun gözlerini, yorgun çizgiler sarmış her yanını, sanki her an ağlayacaklarmış gibi bakıyorlar ama yine de pırıl pırıllar sevgiliye kavuşacak olmanın verdiği özlemle...
Şimdi birazdan çıkacak kapıdan...Acaba o da değişti mi senin kadar...Onun da saçlarına aklar düştü mü senin gibi... Ya da bunca yıl sonra hala...Yok yok hayır böyle şeyler düşünmemelisin... Elbette o da ilk günkü gibi sevdi seni...
Hah işte açıldı kocaman kapı ağır gıcırtıları ile.Birazdan da tel kapıyı açacaklar ve o çıkacak ardından.
Ve o ilk an, kapının ardından göründü.Ahh sevgilim ne kadar da yıpratmış seni bu kapalı kaldığın dört duvar... Hasret mi böylesine bembeyaz yapan saçlarını yoksa zaman mı? Ama yine de nasıl yakışıklısın tıpkı 30 sene öncesi gibi... ''
Ağır adımlarla yaklaştı adam kadına...Senelerin onlara yüklediği tonlarca ağırlıktaki özlemle kucaklaştılar 5 dakika boyunca hiç ama hiç ayrılmadan...
Adam : ''Nihayet kavuştuk Ayşem'' dedi titreyen sesiyle.
Kadın cevap vermek istedi : '' Nihayet Recebim'' diye. Ama ağzını açtığı anda tüm sesler yüreğinde asılı kaldı.Yutkundu tekrar denedi ama konuşamadı.
Birbirlerine baktılar; yaşlar indi gözlerinden usul usul..Adam elleriyle sildi kadının yanaklarından süzülen inci tanelerini,yere eğildi,küçük çantasını aldı ve sarıldı sevgilisine...
Cezaevinin kapısının önünden uzaklaşırken o dört duvarın arasında yalnızca koca bir ömrü, acıları, mutlulukları, sevinçleri, doyasıya yaşayamadıkları zamanı değil, Ayşe'nin sesini de bıraktılar müebbete... O şarkı söyledi mi bülbülleri bile kıskandıran Ayşe'nin güzel sesini....
Not: Bu yazı Öykü Atölyesi 'nin Fotoğrafın dili adlı çalışması için yazılmıştır.